Perşembe, Eylül 28, 2006

Şampiyonlar Lİgi 2.Maçlar

İlk maçlar ardından söylediklerimiz değişmedi üst düzey takımlar kazanmaya devam ederken, Inter yine klasını (!) konuşturup Bayern'e kendi sahasında 0-2 kaybediyor. GS kendine has bir ikinci yarı oynayarak efsane stadda Liverpool'a ecel terleri döktürdüğü maçı kaybetti. Bakalım gelecek maçlar neler gösterecek .Lyon döktürüyor ... Sürprizleri Bayern ve Lilie yapmış.

Haftanın skorları
Matchday 2 - 27 September 2006
GroupA
Bremen 1-1 Barcelona (Puyol kk- Messi)
Levski 1-3 Chelsea (89' Ognyanov -39', 52', 68' Drogba )
Group B
Spartak Moskva 1-1 Sporting (Boyarintsev- Nani)
Internazionale 0-2 Bayern (Pizzaro- Podolski)
Group C
Liverpool 3-2 Galatasaray (Crouch 2- L.Garcia - Ümit Karan 2)
Bordeaux 0-1 PSV (Vayrynen)
Group D
Shakhtar 2-2 Olympiacos(Matuzalem, Martica -Konstantinaou- Castillo)
Valencia 2-1 Roma (Angulo, Villa - Totti)

Matchday 2 - 26 September 2006
Group E
Steaua 0-3 Lyon (Fred,Tiago,Benzema)
Real Madrid 5-1 Dynamo Kyiv (Nistelroy 2, Raul 2,Reyes- Mlyvsky)
Group F
Benfica 0-1 Man. United (Saha)
Celtic 1-0 København (K.Miller)
Group G
CSKA Moskva 1-0 Hamburg (Dudu)
Arsenal 2-0 Porto (Henry,Hleb)
Group H
AEK 1-1 Anderlecht (J.Sezar - Frutos )
Lille 0-0 Milan

Pazartesi, Eylül 25, 2006

Futbolun Mizahı mı ? Yoksa büyük bir gaf mı ?

Almanya 1. Ligi'nde (Bundesliga) oynanan Hamburger SV-Werder Bremen karşılaşması olaylı geçti. Hamburg'ta oynanan karşılaşmanın 52. dakikasında Werder Bremen kalecisi Tim Wiese'ye, boğazı kırılmış küçük bir içki şişesi atıldı. Hakem Wolfgang Stark, karşılaşmaya ara vererek ortalığı yatıştırmaya çalışırken, stat sözcüsü hoparlörden izleyicilere ''Wiese'ye artık içki vermeyin'' şeklinde espri yaptı.

(Basından alıntı )

7. haftaya dair . Vestel Manisa halen lider !

7. Hafta görüntüsü

Vestel Manisa: Emin adımlarla yoluna devam ediyor . En ilginç olan ise Meduna'nın talihsiz sakatlığı sonrası , zaruri olarak ikinci lig A'dan Samsunspor'dan transfer edilen Rafael'in 5. golünü atmış olması . Ersun Yanal ve oyuncuların bu performansları nekadar sürecek bakalım göreceğiz. Kaygım zamanı gelince hem rakiplerin hem de hakemlerin bazı etkilerinin olması yönünde.

Fenerbahçe : İnanılmaz kötü bir takım ve Daum'un takımının erimesini gözlemeye devam ediyoruz . 7. maçta bir kıpırtı bekliyordum , ilk 10-15 dakika biraz etkili olmakla beraber , sonradan takım adeta ne yaptığını bilmez halde ve son derece kötü ve etkisiz oynuyor . Bu gidişte ben hiçbir ışık göremedim . Ama tüm bunlara rağmen BJK'ye 4 GS 6 puan fark yapılmış durumda . Çok önemli başka birşey ise, bana göre ; takımın hem saha içi hem de dışında hiç iyi yönetilemediği , izelliklede mental ve psikolojik olarak maça hazırlanamadığı gerçeğidir . Oyuncular ve t.direktörün bizim meşhur ve boş basının gazlarından çok fazla etkilenmiş oldukları , ya çok sinirli ya da özgüvenlerini yitirecek kadar kötü bir ruh haline bürünmüş olmaları . Örneğin başta Ziko olmak üzeri ( Basın toplantısındaki vucut dili , jest ve mimikleri , tikleri ve sert ve sinirli tonu baskı altında olduğunun çok açık göstergeleriydi . Oysaki çok daha sakin ve rahat olması takımınada o rahatlığı vermesi gerekirken en başta T.D çok kötü bir fotoğraf veriyor .) Alex ve Deavid'in yüz ifadeleri ve görünüşleri , Edu'nun şaşkın tavırları . Apiah'ın sanki kayıtsız ve vurdumduymaz bir görüntüde oynaması ... Geriye kimler kalıyor . Bizim Türkler ( Tuncay, Ümit, Kerim ve Rüştü) ve birde devşirme Türk , Mehmet Aurelio . Son olarak ta bu silik ve bitik takımın bu seneki en büyük kazancı Kezman . Attığı harkulade akıl dolu golü FB'yi bugün bir kaosun eşiğinden döndürmüştür. Ancak tüm yukarıda yazılanlar bu golün sonrasında belkide sahada bir karede özetleniyordu . Kezman'a sarılanlar Tuncay , Ümit , Kerim ve bir müddet sonrada Marco'yddu , yani sadece bizim Türkler ... Saha da ayakta kalanlarda zaten bu karedekilerdi bana göre . Herşey bukadar basit FB için ve işler bakalım nasıl rayına oturacak pek merak ediyorum . Başkanın bu eseri karşısındaki duygu ve düşüncelerinide samimi olarak merak ediyorum . Acaba suçu kimde buluyor diye ?

STAT: Konya Atatürk HAKEMLER: Yunus Yıldırım , Baki Tuncay Akkın , Bahattin Duran KONYASPOR = 0 : Özden , Yasin (Ufuk dk. 88), Ömer , El Saka , Da Silva , Erkan (Yordanov dk. 46 ), Batista , Sedat , Erman Özgür , Ahmed Belal (Tayfun dk. 81), Eder
FENERBAHÇE = 1 : Rüştü, Kerim, Önder , Edu , Ümit Özat , Tuncay , Aurelio (Selçuk dk. 40 ), Appiah, Alex , Kezman(Semih dk. 90+2), Deivid (Tümer dk. 80)
GOL: Kezman (dk. 31)
SARI KARTLAR: Ömer, Özden, El Saka (Konyaspor), Alex (Fenerbahçe)

TS - GS ( 3 -1 Ersen 2, Gökdeniz - H.Şükür ): Ziya Doğan TS'A ruh getirmiş gibi . Ersen Martin enteresan bir çıkış içerisinde . Ama bunda GS defansının olağanüstü yardımlarını ve GS'ın bu sene çok yetersiz ve etkisiz oynayan oyuncu kadrosunun ve TD'ününde etkisi var . Song nekadar önemli bir adam olduğunu kanıtlıyor bu yokluğuyla . Hasan Kabze , Mehmet Topala şans veren Gerets'in İnomoto ve Özgürcan'dan medet umması bir kargaşanın yaşandığını gösteriyor GS'da . Bu görüntü ile Liverpool karşısına çıkarlarsa tarihi bir hezimet olur . Onları bir tek şans kurtaracak gibi duruyor . Bir önceki maçların sonuçları ( Aralarında daha önce 0-0 ve 1-1 beraberlikler var. ) Benitez'in kadro kurgusu ve eğer hala kalmışsa bir Avrupa Şampiyonu karizması . Crouch oynarsa vay Emre'nin haline diyorum . Umarım yanılırım , ama hiç iyimser değilim.

Bu hafta Avrupa'da boy gösterme haftası : BJK herkesden daha avantajlı görünüyor . Umarım FB'de öyledir ama ben emin değilim . Kayserispor'dan bir mucize bekliyorum . T.S'a iyi bir şans lazım . Marcelinho'nun ağırlığını koymasını ve bu maçta iyi oynamasını bekliyorum . Şansları var ama bana göre %20 . GS 'a maalesef şans veremiyorum .

Yinede hepsine başarılar , gönülden .

Şeref Solmazer

Perşembe, Eylül 21, 2006

Futbolun felsefesi ve maliyet


Soruyu önce FB açısından soralım , sonra Türkiye geneline getirebiliriz. A.Yıldırım yanılabilirim ama sanırım 9 yıldır başkan. A.Yıldırım başkanlık süresince FB futboluna toplam ne kadar kaynak aktarmıştır ? Toplam kaynağın içinde ; Stad da var , Ortega , Anelka da, Preko da ... Yani tüm futbolculara, teknik heyete, herşeye aktarılan kaynak var. A.Yıldırım bugün bu kaynağın boyutunu söylesin - Hadi gayrimenkul giderlerini çıkalım bunun içinden - sadece futbolcu ve teknik heyet kaynağını baz alalım ,ne kadar kaynak aktarılmıştır ? Milyon dolar ya da euro cinsen ne kadar olduğunu şu an kestirmek bile mümkün değil. Diyelim ki 100 birim kaynak ayırdı. Peki A.Yıldırım gelmeden önce biz neredeydik 4. torbada , şimdi neredeyiz yine 4. torbada. Bunca kaynak sonucu yerimizden kıpırdayamadık (tabi 5. torba olmadığı için) , peki torba atlayamadık zevk aldık mı? Çok çok az. Biraz Revivo biraz Rapaiç,Baliç, Ogün, Apo geldi biraz heyecan . Ortega alındı , " ooo" dedik , Alex alındı -tanımazdık ama- herhalde önemli bir şahsiyettir dedik. Anelka mucizesi ve gitmekte olan Appiah. Bir kaç unuttuğum saman alevi vardır. Bu 9 yılda akılda kalan 6-0 hoşluğu, 5 yeme boşluğu var.

Bunca kaynak böyle mi harcanmalıydı ? Bu FB bir şirket olsaydı borsadan silinirdi , yöneticileri kovulurdu. Bunca masraf hiçbirşey yapmama ile eş derece yaptırdı bize 9 yıl sonra ...

Hemen buradan Türkiye ye geçelim. FB den GS'sine , BJK'sinden ,Antep'ine kadar ne büyük bir maliyet var son 10 yılda sonuç ; takımalar UEFA kupasına kalmak için tırım tırım tırlatıyor. ŞL'ye artık yarım takım kontenjanı olsa sana onu verecekler... Malta maçı ölüp ölüp diriliyorsun... 10 yıl önce Hakan Şükür - Fatih Terim vardı değişen birşey yok ... Umutta, gelen biri de yok. Normal şartlarda GS'de işi olmayan Arda Türkiye'nin yıldızı oluyor. Ümit Özat'tan daha iyi bek olmadığını düşünen insan sayısı belkide %50 dir.
Bunca büyük maliyetlerin rantın içinde futbol seyredilmeyecek kadar yavanlaşıyor. Bu yönetim tarzını iş dünyasının neresinde uygularsanız uygulayın sektör çökmüştü. Bulgarlar, Romenler, neredeydi, nereye geldiler...

Sonuç; (benim sonucum) bu sektör artık Aziz Yıldırım, Yıdırım Demirören, Canaydın hele hele Ulusoy gibilerin elinde olmayacak kadar ya da olmaması gerektiği kadar farklı boyutlara geldi. A.Yıldırım ve Y.Demirören benim çocukluğumdaki Faruk Ilgaz yöntemleriyle iki kulübü yönetmeye çalışıyor. Canaydın zaten kendine özgü yönetimsizlikle başarıyor gözüküyor. Ulusoy toplumun ne kadar kirli dejenere liboş yüzü varsa kendinde toplamayı başarmış bir cıvıklık... Ama para bu kişler tarafından yönetiliyor. Anadolu klüplerinin de farkı yok , yıllarca kaynak diye yakındılar, şimdi yayın gelirlerini heba etmekle uğraşıyorlar. 10 yılda TR olarak bu işe ayırdığımız belki de milyar doları futbola aktarmasaydık daha mı zevksiz olurdu futbolumuz, daha mı alt kademede olurdu?

Fayda - maliyet ikilemini yönetemiyorsak futbol adına hiç birşeyi yönetemiyoruz demektir. 10 yıl önce MTK ya elenmiştik (eleyebilirdik) şimdi de Randers ı eliyoruz (ama elenebiliriz.) . Gelinen nokta budur...

Türkiyede ve FB olaya bir proje olarak yaklaşmadığı sürece, anlık kararlar aldığı sürece bir sonra ki 10 yılda 4. torbada yine bir FB görürüz.

A.Yıldırım yabancı sınırlamasının kalkmasından yana, Ben de yabancı sınırlamasına başından beri karşıyımdır. Ama bir ekleme yaparak , sadece + bir yabancı daha istiyorum; kulüp menejeri de yabancı olsun ! Başkanlarda şeref trübünü - soyunma odasına ine-çıka kalp hastası olmasınlar..
İlker Erakıncı
19 Eylül 2006

Pazartesi, Eylül 18, 2006

Kısa Kısa ( Bir FB yazısı )


--Fikstür avantajını yitirmiş durumdayız. Bu hafta oluşan puan cetvelini baz alırsak, şu ana kadar ligin son 9 takımı içinde yer alan 5, ilk 9 takımı içinde yer alan 1 takımla oynadık. Önümüzdeki 5 hafta içinde ise durum tersine dönüyor. İlk dokuzda yer alan 4 takımla oynayacağız. Hem de Kayseri ve Vestel gibi ligin dişli takımlarıyla. Puan kayıpları artarak devam edecek gibi görünüyor.
--Brezilya Ligi'nin yıldızlarından sadece karton birer yıldız olacağını bir kez daha öğrenmiş olduk. Gerçi biz bunu Alex'le son 3 senedir tecrübe ediyorduk ama bunun apaçık görünmesi için takıma 3 tane daha Brezilya Ligi patentli adam gelmesi gerekiyormuş. Brezilya'dan transfer yapacaksanız oyuncu seçimlerini Avrupalı ve Avrupa tecrübesi olan bir teknik adamla yapmanız, bu mümkün değilse hiç yapmamanız en doğrusu. Latin Amerika Liglerinin yavaş temposundan sonra bizim kısır ligimizin temposu bile bu yıldızlara fazla geliyor.
--Yabancıların her sene daha iyileri ile değiştirilmesi gerekirken yabancı oyuncu kalitesinden ciddi bir düşüş var. Gözümüzü Brezilya'dan kaldırıp Kuzey ve Orta Avrupa'ya çevirsek daha iyi olmaz mı?
--Kötü oyunun sorunu Zico'ya göre yeni transferlerin takıma uyum sağlayamamış olması. Birçoklarına göre ise sorun uyumda değil. Yeni transferlerin yeterliliği ve sistemsizlik temel sorun. Bu öyle önemli bir sorunki takımın geri kalanınında performansını düşürüyor. Appiah'a dikkat. Ya bir an önce gitmek istiyor veya Zico'ya inanmıyor.
--Birbirinin kopyası goller yiyoruz. Geçen senelerde bu sene yediğimiz golleri biz atardık. Bu özelliğimizi de yitirdik büyük ölçüde. Organizasyon eksikliği çok açık.
--Sahadaki oyunu gördükten ve Zico'nun demeçlerini okuduktan sonra inşallah Randers'a eleniriz demek geliyor içimden. Gruplara kalmamız halinde bizi süpriz! sonuçların beklediği açık. Uğur Meleke'nin dediği gibi bu kadro ve oyun yapısı ile Uefa hayal. Ancak Cupa Libertadores neden olmasın ...
Tolga Özel

15-16 Eylül Hafta Sonu Futbolu - Avrupa ve Türkiye

Öncelikle özel işlerimden dolayı İngiltere'nn en sükseli en iyi futbol oynayan 4 takımının büyük maçlarını izleyemedim . Ama Chelsea ve Arsenal haftayı galibiyetle geçmişler . Portsmouth İngiltere'de sansasyonel bir çıkış yapmış buda P.L'in güzelliği işte .
Avrupa'dan Kısa Kısa
- Bolton'da Anelka sahadaydı , klasik bir P.L maçıydı . Anelka bildik Anleka'ydı , ancak belliki istediği ligde oynadığı için ve ilk başlangıçlar da olabileceği gibi istekliydi . Takımın bir iki gol girişimde onun adını gördük . Anelka değişmez , buradan da sıkılır .
- Villereal Deportivo maçını izlemeye çalıştım . Özellle de Nihat ve Riquelme'ye dikkat ettim . Nihat sağ çizgiye yakın oynatılıyor ve yeteri kadar topla buluşamıyor , sağ çizgiye de işlerlik katamadı . Topta atılmıyor gibi geldi bana . Sociedad 'da ki gibi iler ikilide forvet olarak oynasa daha verimli olabilir ancak yine de bulduğu bir iki fırsatta uzaktan ve etkili iki şutu güzledi . Arjantin'i bıraktığını açıklayan Riquelme'de etkili ve başarılı değildi . Villa geçen yıldan çok uzak bir görüntüde bu gidişle işleri ligde zor olur . Deportivo hakederek ve başarılı oynayarak kazandı .
- İnter'den adam olmaz ( Real'den FB'den olmayacağı gibi ) : Bazı takımlar ne yapsa ne etse olmuyor olmayacak gibi . Bunların başında da İtalya'da İnter geliyor . Sampdoria maçı anlatan spikerin sürekli şansına bağlamasına rağmen , bana göre son derece akıllı ve kalitesi oranında çok başarılı bir oyunsergileyerek ve bulduğu fırsatı değerlendirerek golü buldu ve İnter'i uyttu . İnter'de yakaladığı fırsatları iyi değerlendiremedi . İbrahimoviç'le etkili olmaya çalıştılar ama olmadı . Adriano gibi bir adam yedek kalıyor takımı düşünebiliryormusunuz ama Sampdoria rakibinden bir puanı alabiliyor . Ya da Manchini eski takımına "kıyak" yaptı , kimbilir?
- Hamburg deplasmanda Dortmund'dan çok daha iyi oynadı . B.D Rosicky'nin boşluğunu dolduramamış. Nuri'de kadroda yer bulamıyor .
Türkiye
FB'den adam olmaz da bu işin sorumlusu kim : Herkes yanlış adrese bakıyor bence , bu işlerin sorumlusu Zico ve transferleri değil , onları oraya getirenlerdir. GS kaptırılan son dakika şampiyonluğunun yarattığı tramva FB'nin kumdan kalelerini bir anda yerle bir edince ortalık toza dumana bulandı . ondan FB bugün bu halde , kimse şaşırmasın , bunun böyle olacağı zaten belliydi . Daum'u ve onun sistemini gönderenlerin , onun arkasından teneke çalanların ve zil takıp oynayanların kulakları çınlasın , kınada yakabilirler ayrıca ... Yeni transferlerden sadece Kezman bu takıma yakışan bir oyuncu , yazık bunca harcanan paraya , bu Lugano ya da Edu CAN'ın geleceğini karatıyorsa yazık onları orada oynatanlara da ...
Beşiktaş ve Tigana son 3 yıldır olduğu gibi yine bir klasiğe imza atmak üzeri : Sabırsız camiası ve beceriksiz yönetimiyle Beşiktaş , Del Bosgue, Rıza sonrası Tigana ile üçleme yapmak üzeri . bu gidişle bu rüzgar çok daha sert esecek gibi . Burdada FB benzeri bir durum var , o da BJK yönetimi . Tigana'yı getirenler onun futbol bilgisini doğru süzemeyenler, isteklerini yapacağız diyerek iki tane aynı tip oyuncu alarak önemli bölgeleri boş bırakanlar . Ayrıca Tigana'nın birtürlü oturtamadığı oyun şablonu ve kadrosu hepsi Beşiktaş'ın kağıt kulelerini uçurmak üzeri. Yeni bir devre arası hocası onun birkaç sunni başarısı ve yine onunla devam kararı sonra yine hüsran gibi bir başka hayale daha hazırlansa iyi olacak Beşiktaş yandaşları ... Bakalım bu devran nereye kadar dönecek .
Dün akşam ki maçta ilk 20 dakikada özellikle Ricardinho'nun müthiş oyunu ile BJK çok fazla sıkıştırdı GS bir gol bulsa belkde fark yapacak bir görüntü sergiledi . Ne olduysa İliç'in sakatlanıp oyuna Hasan'ın girişiyle herşey değişti. GS birden toparlandı ve oyunda dengeyi kurup yüklenmeye de başladı . Ricardinho ve BJK'de durup onlara bu şansı verince Türkiye'de ki en takım gibi takım olan popüler takımlardan GS bunu avantaja cevirip rakibini bulduğu penaltı golüyle yendi . Sonlardaki Tigana'nın Daumvari , Delgado, İ.Akın ,Bobo, Ricardinho , Burak gibi 5'li ofans saldırısı hiçbir işe yaramadı , tecrübeli ve başarılı başta Song olmak üzeri Tomas ikilisi rakibe fırsat vermedi . Nobre'nin çıkışına anlam veremediğim gibi , İnamoto'nun ne işe yaradığına da anlam veremedim . Birde Carrusca nerede ? Kısacası GS hakettiği bir galibiyet aldı . GS hiç anlamadığım birşey varsa o da Gerts'in gönderilme haberlerine . Yönetim Gerets'i öpsünde başının üstüne koysun , tefe tutuldukları sezonda şampiyon oldular , 3.sınıf yabancıları zor transfer ettiler , adama ne verdilerde ne bekliyorlar anlamak mümkün değil . Yönetimlerin gitmesi yerine hocaların gündeme gelmesi de Türkiye'nin çarpık futbol anlayışını net bir şekilde ortaya koyuyor . Boşuna Avrupa başarısızlıkları , kırı iç çekişmeleri tartışmasın futbol alemi . Önce olayların temel noktasını doğru tespit etmeye çalışsalar daha sağlıklı bir yaşamları olacak ama neyse... Bu bizim haddimiz değil elbet !!!
Vestel'e bravo : Ersun yanal bu seneye de sansasyonel başladı . Şimdi adı koplolar içinde Ziko'nun yerine FB ile anılmaya başladı . Bence burada en büyük iş Yanal'a düşüyor ki bu konuda ki karanlık geçmişide ortada iken , bu durumda asla Vestel'i bırakp FB'ye gelmemeli . Aksi halde yaptığı bu davranış ( satış olarakta değelendirilebilecektir.) ileride başını fena halde ağırtabilir . Bu etik olmayan durumu ne FB'nin nede Yanal'ın yaratmaması gerektiğine inanıyorum .
Kısa dedik ama yine bayılttık . Pardon !

Şeref Solmazer

Zararın neresinden dönersen...( FB üzerine bir eleştiri)


Amatör ruhla takımına sahip çıkmaya çalışan ve futbol eğitimi genelde hobi ile ile sınırlı sporseverlerin görüş belirttiği burada ki yazarların bile Zico hakkında haftalar, günler önce konuştukları ( bu sayfalarda çok yer aalmadı gerçi - editör- ) birer birer çıkmaya başlıyorsa ...
Güney Amerikanın en iyisi diye aldırdığı adam "Balili"' yi yıldız yapıyorsa...Gol gereken dakikalarda Kezman'ı çıkarıp yerine süper yıldız Önder Turacı'yı alıyorsa... Savunma, orta saha kurgusu kavramlarını hiçe sayıp oluşturduğu kadro mahalle takımlarını zorla yenebiliyorsa...Ve tesis şampiyonu yönetim hala bu basit futbol gerçeklerini göremeyen bu adamı göremiyorsa...
100. yılda 100'ü müzün asılacağı kesinleşiyor ve , Yüzüncü yıl, "hüzünlü yıl" olmaya aday demektir, geçmiş olsun.

Gönül, takıma bir bütün olarak "hep destek tam destek " düsturu ile destek olmayı arzuluyor. Ancak, bunca haftadır oynanan oyunun , oluşturulan kadronun hiç de umut vermemesi bizlerin de ümitvar olma yolunda tüm şevkimizi kırdı. Bu saatten sonra bu hocanın çağdaş futbol oynatmasını beklemek boşa hayalcilik olur. Çünkü Zico böyle bir futbol anlayışına inanmıyor ve tecrübesi de yok. Her zaman insanlara bir şans verilmesinden yanaydım ve Zico hakkında hep son ana kadar beklemeyi yeğledim. Ancak görünen o ki büyük umutlarla 3-4 yılda oluşturulan takım gün geçtikçe eritilmekte ve daima gerilemekte.

Takımın kondisyon anlamında son haftalardaki düşüşü de dikkat çekici. Daum devrinden kalan miras tamamen bittiğinde bu gerçek tüm çıplaklığıyla daha da sırıtacak.

Karol Pecze bile bu bütçeyle Zico'dan daha iyi kadro kurar, bu takımı daha iyi oynatırdı.

Ersin İnce

Perşembe, Eylül 14, 2006

Sezon Başından Olimpiyat Stadına Türkiye Futbolu


Tacirler bitmez.. Umut tacirleri.. O zaman biz, potansiyel umut alıcıları, artık biraz daha dikkatli ve akıllı olmak zorundayız değil mi??
Başta FB olmak üzere, BJK ve TS' nin yapmış olduğu artık bariz olan aptallıkları görmeden, körü körüne 100. yıl muhabbeti yapmak, geliyoruz tişörtleri giymek ne kadar anlamlı olabilir ki..
BJK ile ilgili görüşlerimi belirtmiyorum.. Bazı arkadaşlar ahkam kestiğimizi düşünüyorlar sonra.. Tabi burda yazılan herşey nihayetinde ahkam kesmektir ya o da ayrı.. Ama FB ye tekrar bir bakış atıyorum..
Sondan başlarsak, FB Yönetimi bu sene 2 transferi 4 transfer diye, bizlere yutturmaya çalışmıştır. TD transferinde atmış olduğu kazığı, oyuncu transferinde de atmıştır.. 2 transfer yaptık.. Lugano ve Kezman.. Edu ve Deivid sezonu bitirirlerse başarıdır..Lugano da ancak ve ancak ikinci bir Luciano olabilir.. Buna da şükür diyorum..
Bütün Avrupayı gözümün önüne getiriyorum.. B 52 bile bizim oynadığımız gibi bir oyunu oynamıyor.. Yani neresinden baksanız patlak bir oyun..Daumu harcayan yönetim, transferlerini kolaylıkla dayatabildiği ve zaten futbol anlayışı olarak da kendi yoz futbol anlayışlarına uygun hocayı alarak bize ilk kazığı atmıştı..Transferler ile ikinci kazığı atmış oldular..70 metrede top oynayacaksın ondan sonra da FB çok pozisyon veriyo olacak.. Tabi ki öyle olacak.. Oynanan oyunun doğal sonucu bu..
Yani aslında yazmakla bitmez şu an ki takımın eksiklikleri.. Daum ile her sene üstüne koyarak bir noktaya gelmiştik.. Şimdi bütün yapı dağıtıldı ve en başa döndük..
Avrupanın 10 dk da çözdüğü Alex' i burda iki yılda çözdüler.. Çözülemeyen ve asla çözülemeyecek olan ise onun annemizin ligindeki duran top etkinliğidir.. Alex Antalyaspor formasını giyseydi geçen cumartesi skor 2-4 olurdu herhalde.. Savunması olmayan, ve hareketsize yakın hareketli oyunu da artık çözülen Alexin duran top etkinliğinden başka birşeyi kalmadı artık.. Geçen senelerde de söyledim.. Yabancılar daha niteliklileri ile yenilenmeli.. Yönetim daha kötüleri ile yeniledi... Varsın olsun... Hedef UEFA finali..
Ne şans ki bu ülkede futbolun nasıl oynanması gerektiğini anlatan bir GS örneği de var elimizde.. Dün gece, tabela değiştirebilecek adamların formsuzluğu nedeni ile kötü oynadılar.. Ama sonuçta kötü de oynansa sergilenen duruşa bir bakmanızı öneririm.. Ben bir Avrupa takımından farkını göremedim GS nin.. Son vuruş ve son pas kalitelerinin düşüklüğü dışında.. Kabul G saray şanslı bir kura ile elde ettiği gruptan çıkma şansını bu beraberlik ile zora soktu.. Ancak GS nin özellikle futbolcular arasındaki kalite bandının çok dar olmasından kaynaklanan her türlü oyuncudan yararlanma ve adapte etme kolaylığı sanıyorum dün birkez daha görülmüştür. Bakıyorum, Arda Sabri Hasan Necati Ümit İnamoto vs.. Cihan ve Orhan Ak dışında kaliteleri birbirine yakın oyuncular.. Ve neredeyse tamamı oyunu hem hücum hem savunma yönü ile oynayabilen oyuncular.. Arda, Sabri, Hasan.. hangisi top rakipte iken eli belinde? Hangisi top kendisinde iken hareketsiz.. Sürekli deplase olan, hareketli bir takım.. İşte Avrupada gerçek avantajı sağlayan ruh değil, bu matematiktir.. Dolayısı ile takım nasıl yapılır sorusunun cevabı, sükseli transfer kliplerinde değil, rakibim dediğin takım ile kendi takımın arasındaki farkı analiz etmekte bulunabilir..
FB ligde lider, GS 7 puanla bilmiyorum kaçıncı.. Ama ortaya konan oyun net olarak gösteriyor ki takım olma açısından ciddi farklar var..
Sonuç: GS nin tek dezavantajı bence hocasıdır.. FB nin ise dezavantajları saymakla bitmez.. Bu ligde şampiyon olunabilir.. Alex farkı ile.. O zaman bu anlayıştaki yönetime düşen bu adamla 20 yıllıksözleşme imzalamasıdır.. Nasılsa 50 yaşında da Alex bundan daha farklı oynamaz...
.
Serhat Aydoğmuş
13 Eylül 2006

Yol Yakınken

Herkes gibi bende Capello’nun Real Madrid’in çehresini değiştireceğini düşünmüştüm. Maçlara daha asılmalarını beklemiştim ama yanıldım.

Maça Rela Madrid; Salgado sakat olduğu için asla iyi bir bek olamayacak Cicinho, solda artık huysuz ihtiyar rolüne kendini kaptırmış Roberto Carlos, ortada acemi Ramos ve yeni transfer Cannavaro ile başladı önlerinde çift defansif orta saha Emerson ve Diarra, önnlerinde Raul, Beckham, alenen "kıro" Cassano ve üstat Nistelroy ile başladı. Real Madrid’in bu kadrosu kağıt üzerinde ışıltılı görünsede , birbirlerinin varlığından hebersiz iki forvet, arkalarında artık İspanya milli takımından ve Raul Madrid’den bir an önce gitmesi gereken Raul ve arkasında Garry Neville yokken etkisiz Beckham ve diğerleri ile ( artık saymaktan bıktım) hiç şansı yokmuş maalesef ,bunu maçın 5. dakikasında anladım.
Lyon; Bildik kalecisi, değeri bilinmeyen Brezilya’lı defans oyuncusu Cris yanında Müller, solda Dünya Kupasında bol bol izlediğimiz Abidal, sağda Reveiller ile gayet sağlam bir görüntü verdi. Orta Sahada seneye muhakkak bir takıma kakalayacakları Toulalan, Moluda, değeri bilinmemiş 2. Brezilya’lı Juninho, Tiago ve bazen bir tren gibi oynayabilen Govou ve forvetleri yeni saç modeli ile Fred ile başladı.

Lyon her zaman yaptığı gibi sahasına kapanır gibi yaptı ama bunu orta çizgiye yakın yerde tatlı sert oyunları ile yaptı.( ki buna basketboldan alıntı Yugoslav Faulu demek lazım) Real Madrid’in oyununun temposunu yükseltmeine , hatta ceza sahasına yaklaşmasına bile izin vermedi.
11. dakikada Fred ve 31. dakikada Tiago İle iki gol bulan Lyon Capello’nun bütün çırpınmalarına rağmen maçı 2-0 kazandı.

Capello 2 yarıda Cassano’nun yerine Reyes’i ve Beckham’ın yerine Guti’yi alarak hiç değilse daha didişebilecek bir takıma döndü, son hamle Raul’u çıkarıp Robinho’yu almak oldu.
Lyon ise Rennes’den aldıkları Kalström, Viltord ve Clerk’i oyuna sürdü . Bunlardan Kalström ve Reyes merak uynadırdı sadece. Yol yakınken Capello’nun kadroda revizyona gitmesi gerekiyor Eski Real’li oyuncular Salgado, Helguera, Roberto Carlos,Guti , Raul artık işlemiyor ( Raul 29 yaşında henüz) diğerleri ise her zaman tartışılan Ronaldo ve değerlerinin çok üzerinde paralar verilen Beckham, Cassano, Diarra, Robinho ve Cicinho acilen devredilmeli. Yoksa Real Madrid’de 2. Capello devri kısa sürer ve Barcelona yine herşeyi kazanır.

Lyon : Coupet xx, Cris xxx, Muller xxx, Abidal xxx, Revellier xxx, Juninho xxxx , (73 dk Kalström xx), Toulalan xxx, Tiago xxx, Govou xx (Clerc dk 82 xx) , Malouda xx Fred xxx ( Fred dk 78 xx)

Real Madrid: Casillas xx, Cicinho x, Sergio Ramos x, Roberto Carlos x, Emerson xx, Diarra xx, Raul x ( 69 dk. Robinho x), Beckham x ( 55 dk Guti xx), Nistelroy xx, Cassano x ( 45. dk. Reyes xx)

BYF

Şampiyonlar Ligi ikinci gece "Lyon efsanesi mi doğuyor ?"

Dün akşam ekran başında ilk yarıda resmen dilim tutuldu , kilitlendim kaldım . Lyon du tabi buna sebep olan takım . Real geçtiğimiz yıllara oranla Capello gibi bir kurt hoca ve özellikle defansına ve ön liberosu , ortashasına yaptığı önemli transferlerle çok daha sağlam bir kadro ile çıkmıştı Lyon'un karşısına . Ama sahada öyle inanılmaz bir Lyon vardıkı yalnızca ilk 45 dakika resmen dağıttılar rakibini ve öyle korkuttular ki ikinci yarı ancak skoru bu düzeyde tutmaya razı olmak zorunda kaldılar . Şampiyonlar liginin ilk maçlarında en başarılı kaleci Casillas olmasaydı maç ilk yarı 5-0 olurdu ki bu da sanırım ayıp olurdu . Hem de rakipleri daha henüz baştan bukadar korkutmak çelme takılma riskini arttırabilirdi .
Ütopik bir oyun
İnanılmaz bir konsatrasyon , inanılmaz bir tempo , inanılmaz bir oyun anlayışı ve hızı , özellikle gol bölgelerine ve noktaların varma da inanaılmaz soğukkanlılık ve olağanüstü bir maestro firikik ustası Juninho . Aslında bence Lyon'u tarif ederken isim kullanmaya gerek yok bundan 4-5 yıl öncesinde her kim ve nasıl başlatmış ise o ismi kullanmak gerekir ancak ve sadece . Hoca değişti , heryıl popüler oyuncularından bir ya da ikisini iyi paralarla sattı , Liverpool fiyaskosunun mimamrı Hullier geldi , yine de birşey değişmedi , makina düzeninde oynayan , her oyuncunun mevki kavramı olmadan heryerde olduğu ve önemlisi olabildiği bir Lyon vardı . Benim bir hayalimi canlandırır gibiydiler ilk yarı , yeteneklerin dışında akıllı ve disiplinli çalışkan oyuncuların olduğu , koşmaz etmez , o yanğını kullanamaz , o bölgede oynayamaz bahanelerinin tümümün ortadan kaltığı kalkabileceği dolayısıyla klişe düzen kavramlarına takılmış futbol dünyasını şakına çevirecek bir oyun anlayışıla , oyunun her anında her oyuncu her yerde oyun anlayışının sahada oynanabilmesi . İşte Lyon bana bu hissi verdi dün akşam ilk yarıda . ,İkinci yarıda durmasını Serhat'ın deyişiyle " aktif dinlenme " ya da bana göre rakiplerine fazla da göz dağı vermeden emin ve istikrarlı adımlarla hedefe yönlendirmenin bir parçasına bağlayabiliriz sanırım . Bu harika takımı ve oyun anlayışını yaratan ve bunu başarabilen herkesi kutlamak lazım .
Fred harika bir gol atıyor ki golü dışında nasıl bir tempoda oynuyor , bu adam da 2 sezon önce Lyon'a geldiğinde sıradan bir Brezilya'lı oyuncuydu . Sonra aynı oyuncu defanstan 40 yıllık stoper gibi top çıkarıyor , Abidal'i bir anda öyle bir hızla hücüm hattına çıkar görüyorsunuz ki en ilerideki adam oluyor ... Ne söylenebilir ki düşünmek bile insanı heyecanlandırıyor .
Sevgili Serhat Aydoğmuş ile maç anında konuşurken öyle bir laf ediyor ki aktarmadan edemeyeceğim maç anında konuştuk " Bizim hiçbirzaman böyle takımlarımız olamayacak , oyüzden hayal kırıklığıyla (!) izliyorum " maçı diye .
Şunu hatırlatırsak herşey anlaşılır herhalde , Dün geceden bir skor , D.Kiev : 1 S.Bükreş : 4
Dün gecenin sonuçları ve kısa notlar :
MANU zor maçta Celtic'i geçti . Luis Saha bence çok başarılı ve etkiliydi . Celtic'de ki Nakamura'yı İtalya'da da biliyordum . Türkiye'de 10 numara arayanların hiç dikkat etmediği bir isim galiba , harika bir frikik golü attı . Arsenal deplasmanda kazandı , bence sürpriz yok üst sınıfta , alt sınıf zaten başa güreşemeyeceği için Steau Bukreş'in D.Kiev'i yenmesi kağıt üzünde sürpriz olur ancak ...

E GRUBU
Dinamo Kiev - Steaua Bükreş : 1 - 4
Lyon - Real Madrid : 2 - 0
F GRUBU
Manchester United
- Celtic :3 - 2
Kopenhag - Benfica : 0 - 0
G GRUBU
Porto - CSKA Moskova : 0 - 0
Hamburg - Arsenal : 1 - 2
H GRUBU
Anderlecht - Lille : 1 - 1
Milan - AEK : 3 - 0
Şeref Solmazer

Çarşamba, Eylül 13, 2006

Şampiyonlar liginde ilk gece , "Kahraman Morientes"

Dünya kupasında varlık gösteremeyenlerin dün gece başlayan maçlarda döktürdüğünü gördük yine ( Dikkatimi çekenler , Ronaldinho , Ballack, R.Santa Cruz birde şans bulamaynlarda vardı Morientes gibi ) . Başta da Ronaldinho . Bence bu futbolun evrimi , futbolculuk ve performans artık damarlarda akan kanla değil , cebe akan parayla alakalı bir hırs ve isteğen dönüşerek yansıyor gibi geldi bana sahalar da . Ulusallık hikaye varsa yoksa para ve şöhret !
Sporting Lizbon sürpriz mi yapmış ?
Ne alaka , sahasında İnter gibi geleneksel Ş.L başarısızı bir takımı 1-0 gibi bir skorla geçiyor . Viera klasik kırmızı kartını görüyor . Sporting daha neyapsın 3 atması daha normal olurdu aslında . Ulusal kaleci Ricardo'yu bir iki iyi kurtarış yaparken gördüm . Atılan Sporting golüde çok güzeldi .
Herşey Normal
Kağıt üzerindeki tüm takımlar dün akşam rahat kazandı , Avrupa'da kalbur üstü takımların gücüyle süprizli mücadeleler hele bu başlangıç guruplarında biraz zor görünür kimse boşuna umut beslemesin . Tabii Benitez gibi bir garip adam varsa Liverpool'un başında ozaman başka . Gerrard ve Alonso'yu yedek bırakıyor adam , sonuç golsüz ve kısır oyun . PSV şanssızdı maçta birçok net pozisyonu kaçırdılar . Fildişili Kone dikkat çekiyor .
Chelsea Bremen'i kolay geçti gibi görünsede şanssız Klose geceye damgasını vurabilirmiş . Ballack güzel bir penaltı golü attı . Bu gurubun kaderi belli mi ? Bremen sürpriz yapabilir mi ? Çok zor ... Barça için birşey demeye gerek yok . Dişine göre rakiple ve Ronaldinho şov ile ( bu adam benim gözümde dünya kupasından sonra sahte bir yıldızdır ya neyse) 5-0 kazandı . Herşey güzel görünüyordu ... Bayern Munih'de aynı derecede bir rakip bulunca karşısında ki Moskova'lılar sanırım biraz daha ümitlilerdi bu sene ama fena hezimete uğradılar. Bu Pizzaro denilen adamı anlamıyorum , atıyorda atıyor vallahi bravo . Dünya kupasının YOK'larından bir başkası olan Paraguay'lı Santa Cruz'da dün golünü attı . Dünya kupasında hiç görünmemişti oysaki , ilginç tabii . Sonuçta bu şampiyonlar ligi bir fenomen ( Tdk önerisi : Şaşılacak olay ) ne varsa burda var (!) , kral da soytarıda ...
Olympiakos muhteşem seyirci desteğini aldığı maçta , Morientes onları kırmayarak(!) harika bir resital sunmuş dün akşam, biraz üzüldüler ama böyle efsaneleri seyretmek kolay değil tabi bir bedeli olmalı . Büyük golcü büyük golcüdür . Rafa Benites ve Aragonnes'e selam söyleyin benden der gibiydi dün gecenin Avrupa futbol semasının en yükseğindeki adamı Morientes ...
Roma 'da Lucescu'ya fena ders verdi . Büyük futbol bilgesi ( !) Luce dersini almıştır umarım , Ukrayna'dan Türk gazetelerine diğer takımlar için ahkam kesmek kolay değil mi diyesim geliyor . Totti , De Rossi , Tardei ve goller güzeldi , afferin Roma ...
Gelelim GS'a
Gerçek şu ki GS'a gerçekten helal olsun . Maç sonu ve ertesi gün gerek basın gereksede yandaşların yorumları bile bana tuhaf geliyor . Herkes GS aldığı sonucun ve oynanan oyunun kötülüğünden yakınıyor . Evet bunlar belkide doğru ama şu bir gerçek ki GS Avrupa'da farklı bir kişilikle oynuyor ve karizmasını da rakiplerine ( Tabi Bordo vb diyeceğim , Liverpool'dan burada beraberlik alabilirlerse , ayrıca değerlendireceğim. ) kabul ettiriyor . Dün akşam Bordo ikinci yarı kalaye gelmeyi bile düşünmeyip beraberliğe oynadı . Yüklenen GS. net 2-3 pozisyon buldu , golde bulabilirdi ama Necati , Arda, İliç, Sabri,Hasan Kabze ,Ferhat, Mehmet Topal ve İnomoto ile bukadar olur herhalde . Şunu düşünmenizi isteyerek ve GS tebrik ederek bitiriyorum yazımı . Bu ismini saydığımız oyuncular dün akşam Ş.Saraçoğlunda FB forması ile aynı rakiple karşılaş salar sonuç ne olurdu ? Ya da GS'da Kezman , Appiah, Alex oynasaydı ?
GS bu grupta 3.lük mücadelesini mantıklı yapıp Bordo'yu geçmesi lazım . Rakibini bence dış sahada yenme ihtimali de olabilir. Ama diğerleri için gücünün yetebileceğini sanmıyorum . Yanılmak keyifli olur .
TOPLU SONUÇLAR
A GRUBU
Chelsea - Werder Bremen : 2 - 0
Barcelona - Levski Sofya : 5 - 0
B GRUBU
Sportin Lizbon - Inter : 1 - 0
Bayern Münih- Spartak Moskova : 4 - 0
C GRUBU
Galatasaray - Bordeaux : 0 - 0
PSV - Liverpool : 0 - 0
D GRUBU
Olympiakos - Valencia : 2 - 4
Roma - Shakhtar Donetsk : 4 - 0
Şeref Solmazer

Salı, Eylül 12, 2006

Çöküşe devam


İnsanlığa atılan uçan Tekme
Tek amacı küpünü doldurmak ve fantezi yaratmak olan Ulusoy ve ekibinden Türk futbolunun gelişimi için adımlar atmasını beklemek hayalcilik olur, buna vakıfız. Ancak, devletin güvenlik birimlerinin bir kısmının da buna ayak uydurması ve ses çıkarmaması anlaşılır gibi değil. Dün Denizli'de maçtan sonra efendi bir şekilde evlerine dönen 3 GS'lı gence bir kaç kendini bilmez Denizlili taraftarın yaptıklarını esefle ve insanlığımızdan utanarak izledik. Bu kendini bilmez, çapulcu takımının GS'lı 3 gence kendileri ile hiçbir şekilde tartışmak istememesine rağmen attıkları tekme aslında insanlığımıza atılmış bir tekme idi.
Tüm bu olaylardan çok çok daha vahim olanı ise GS'lı gençlerin sığındığı trafik polisinin olaya kayıtsız kalması ve gençlerin çapulculardan dayak yemesini çizgi film seyreder gibi seyretmesi idi.
Geçtiğimiz yıl Denizli-FB maçında "Stad çevresinde kuş uçurtmayacağız, gelen her taraftardan ikametgah belgesi isteyeceğiz" diyen ancak o skandal maçta stada sokulan tonlarca konfetinin hesabını veremeyen Denizli valisinin yeni bir emri mi di bu?: "Denizli taraftarları dışındaki herkese yapılan revadır"
Denizli valisi yalnızca "Denizlisporun valisi" midir? Dürüst vatandaşlar olarak vergilerimizle beslediğimiz güvenlik kuvvetlerine futbol teröristlerinden kaçarak sığınamayacak mıyız?
Sorunun ilginçliği "Neden futbol terörizmi var ve giderek artmakta? Önlemek için neler yapılmalı?" şeklinde değil de "Nasıl korunacağız, kurtulacağız?" şeklinde olması ülke futbolunun geldiği noktanın basit bir örneğinden başka bir şey değildir.
Bir ateş te Bursa'dan külleniyor.
Bu hafta sergilenen Teksas-Tatanga tatbikatı 32. haftada yaşanacaklar hakkında da çok önemli ipuçları vermektedir. Levent Kızıl'ın tüm iyiniyetli çabalarına rağmen Bursa tribünleri 15 ve 32. haftalara bileniyor. İnşallah iki takım arasındaki bu saçma mücadele o tarihlere kadar yerini dostluklara bırakır. Ama bu federasyonla, bu vizyonla çok zor..

Velhasılı çöküşün hızla devam ettiği bir haftayı daha izledik. Tüm bu kaos ve kavgalardan uzak kalan (şampiyon olamasa da ) gönüllerin ve insanlığın şampiyonu olacaktır.

Sporun sevgi , barış ve kardeşlik ekseninde filizlendiği nice yarınlara..
Ersin İnce
11/09/2006

Pazartesi, Eylül 11, 2006

Marsilya Ezeli Rakibini Deplasmanda Yendi 1-3

Allez Marseille !!

1970 Senesinde Paris’li zenginler artik bizde sporda adimizi duyuralım diyerek bir kulüp kurarlar, Paris Saint-Germain. Hepimizin bildiği gibi Paris’te sonbahar olur, felsefe olur, edebiyat olur, güzel kadınlar olur, "Son Tango" olur, devrim olur ama futbol olmaz.

Marsilya maça kalede Carrasso ( Barthez bıraktı çünkü, çok şükür diyen insan sayısı kaç acaba), defansta Arjantin’li Civelli , Nijerya’lı Taiwo, Zubar ve Senegal’li Kaptan Beye . Orta Sahada, defansif orta saha Arnavut Cana, yanında PSG ‘den alinan Kamerun’lu M Bami, solda genç Nasri, sağda Moulida oyun kurucu Riberry ve forvette Senegal’li Niang .

Maç her zamanki gibi gergin başladı . ( Birde Marsilya –Bordeaux maçları böyle başlar.) Geçen sezon tribünün alt katının Marsilya’lılara üst katının PSG’lilere verilmesi hatırlarsanız bir krize yol açmış Marsilya seyircisi deplasmandaki maça gitmemiş ve takım as oyuncularını oynatmamıştı. Sebep PSG’nin can güvenliğini sağlayamamasıydı. Taraftarlarının çoğunluğu göçmenlerden oluşan Marsilya’nın taraftarlarına PSG seyircisi araba kundaklama olayları yüzünden pek hoş gözle bakamazdı çünkü.

7. Dakikada korner atışı esnasındaki bir itişmeden dolayı hakem pek alışık olmadığımız bir penaltı verdi. Nyon toplantısında UEFA hakemlere el kol ( Mim Sanatı) hereketi yapmanın yanısıra bu tip pozisyonlarıda daha iyi süzme talimatı verdi. Bunun yanısıra penaltı atışları sırasında erken gelip yer kapmakta yasaklandı. Sonuç olarak Niang 2. denemede de ağları buldu 0-1 ( ilk deneme gol olmasına rağmen )

11. Dakikada tıpatıp Aynısı Marsiya’nın başına geldi "güvenilir forvet" Pauletta durumu eşitledi 1-1.

Golden gonra topa vuran ve hakemi alkışlayan Kaleci Carrassco sarı kart gördü. İlk Penaltıyı kurtamıştı çünkü. Bu sezon bu duygusal yaklaşımlar çok maçın 11-11 bitmesine engel olacak gibi görünüyor.

Beraberlik golünden sonra PSG biraz hareketlendi ama Marsilya bu anlarda sağlam durdu, biraz sertleşti, sarı kartlar gördü ,karşılık verdi. PSG’de sertleşti aynısını yaptı .İlk yarının sonlarina doğru herkes 2. devreyi beklemeye karar verdi ve ilk yarı 1-1 sona erdi.

İkinci yarıya herkes aynen devam ederek başladı 10 Dakika sonra tecrübeli forvet Pagis, Moulida ‘nın yerine oyuna dahil oldu.
Ribery hareketlendi defansın arkasına topları nazikçe bırakmaya başladı 67. dakikada kazanılan penaltıyı Nasri önce kaçırdı sonra tamamladı 1-2 . Bu golden sonra PSG tribünleride takımıda sustu ve kaderine razı oldu.

Golden sonra oyuna Sabri Lamouchi’nin dahil olmasıyla oyunu iyice kontrol altına alan Marsilya , Ribery’nin pası ve Pagis’in 89. dakikadaki dokunuşu ile maçı kazanıp zirveye Lyon ile ortak olmaya devam etti. 1-3 .

PSG : Landreau xx, Mendy xx ,Traoré xx, Yepes xx, Armand x, Dhorasoo xx , Rozenhal x, E. Cissé x , ( Pancrate 63 dk. x) Kalou x , Pauleta x, Frau x( Dianne 72 dk x)
O. MARSEIILE :Carasso xx, Civelli xx, Taiwo xxx,Zubar xx, Beye xxx, M’Bami x (Lamouchi 73 dk xxx) Cana xxx, Nasri xxx, Moulida xx, ( Pagis 56 dk xx) Ribery xxx, Niang xxx Oruma dk 88 xx
BYF


Cumartesi, Eylül 09, 2006

Kara-N (Sözün tükendiği yerdeyiz)

Aslında hiç de sevmediğim Kazım Kanat’ın bugünkü yazısında, ilginç bir konu var. Eğer doğruysa, sözün tükendiği yerdeyiz demektir.

* Galatasaraylı futbolcu Ümit Karan, Kuzey Kıbrıs'ta televizyona dedi ki: "İnşallah buradan Milli Takım'a oyuncu çıkar". "Türkiye Ligi'nde neden Kıbrıs takımı yok" dedi. (Kitap taşımayan futbolcunun kültür yapısı bu olsa gerek. Çünkü KKTC bağımsız bir devlet. Kıbrıslı bir futbolcu Türkiye'de yabancı statüsünde oynuyor)

Ahmet Köksal
08/09/2006

Cuma, Eylül 08, 2006

Futbol oyun kurallarına dair "dilenci sinir proceler" - 1

Futbol oyun kurallarına dair "dilenci sinir proceler"(*) - 1

1- Sarı kart gören oyuncuyu hakem damgalıyacak ki 2.3 kart ve oyuncu karıştırmalar ortadan kalksın . Ayrıca bu durumu argo tabiri ile " damgalı eşekler" esprisi ile de algılatabilirsek utanıp kart görmek istememek bile psikolojik etki yapar kimbilir ? ( Ben alnının ortasına damga önerirken , Serhat sprey püskürtülsün istiyor )
2- Oyuncuların el ve kollarına sensörlü fileler giydirilecek ( vucudun tamamını ya da özellikle el ile ilgili çıplak kısımları kaplayacak . El ve penaltı gibi durumlar için .) top ele çarptığında hakeme uyarı gelecek .
3- Ya da tüm vucudu kaplayan sensörlü elbiseler ve masa hakemi önünde her oyuncunun 3 boyutlu görüntüsü anında topun nereye vurduğu ya da çarptığı gösterecek. Sistem masa hakemi gibi bir hakemin kontrolünde olacak . ( İngilizler toplar sensör koymayı ve kale çizgisini geçip geçmediğini planladıkları için onu yazmıyoruz buraya , ayıp olmasın , yakışmaz bize araklamak .)

4- Bu gelişmeler sonucunda hakemleri de sahalardan alıyoruz ( Niye koşup duruyor ki sahanın için , hatta zaman zaman toplara engel olup pozisyonlara da engel olmuş bile oluyor , koşmayan ikili temastan kaçınan göz önünde olmayan hatta kim olduğu bile önemli olmayan hakemler yönetebilir bu anlamda maçları . Zinde , tecrübeli bilge, koşmayan, yorulmayan bir vatandaş sanırım sahadakinden daha rahat kararlar verir. ) . Hakemi mesela valeybol gibi saha kenarına bir direk dikip üzerine oturtabiliriz . Ya da donanımlı bir loca da olabilir ama maçı ve sahayı en uygun göreceği bir nokta olmalı bu , ben direk fikrini sıcak ve samimi buldum (Kazıklı Voyvada kazıkları misali , hata yaptı mı yandı ama artık hataya son !) maçı bilgisayar sistemi ve desteği ile yönetecek . Örneğin serbest vuruşlarda barajlardaki ölçüyü bile tv deki gibi ayarlayacak , önündeki mikrafonu açıp gerektiğinde bağıracak " 9 numara gitsene 2 adım daha geri kardeşim " , penaltı anında ceza sahasına erken girme de bu sistemle net olarak ortadan kalkacak . Sarı kart kırımızı kart olmayacak bayrak olacak, numarayı anons edip bayrağı sallayacak . ( Mesela kırmızı kart gören sahadan çıkmaya direnirse de artık ne yapsın adamcağız elindeki bayrağı kafasına sallayacak vs .)
Şimdilik bukadar haydi görüşürüz .
Başka bir futbol mümkün bu gündemdeki artık futbol olmaktan çıktığı için ...

Yalnızkartal Geronimo

(*) Zihni Sinir esprisinden esinlenilmiştir.

Perşembe, Eylül 07, 2006

Ulusal takım kadrosu ve Malta maçı

Türkiye :2 Malta : 0 ( Nihat , Tümer )
Avrupa Şampiyonası elemelerinin ilk maçında sahaya "AS" kodro olarak çıkan takımdaki kimi oyuncuları şöyle değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum...
Can Arat - Takımında yedek olur , zar zor forma şansı bulur
Gökhan Zan - İyi bir çıkışı var ama henüz vazgeçilmez değil , iyi bir transfer yapılsa belki takımında forma şansı bulamayacaktı
Tümer Metin - Takımında ancak yedek olur
Ergün Penbe - Takımında 18'e gişrmekte zorlanıyor ,
H.Şükür - Bu formu ve yaşıyla normal şartlarda takımında ancak yedek olur
Nuri - Arda genç ve tecrübesiz oyuncularıda sayarsak ...
Sonuç itibari ile kaleci hariç sahaya ULUSAL TAKIM olarak çıkan kadronun yarısının durumu bu , bu "AS" kadromuz ise yedekler sakatlıklar vb sorunlarda vay halimize .
Seyircisiz maç psikolojisine futbolcular - bizimkiler - adapte olamıyor , bu anlamda rakip kim olursa olsun alınan galibiyet ve puan kağıt üzerinde belki olumlu değerlendirilebilir ama , bu takımın gelecek için soru işaretleri ile dolu bana göre . Umarım kaza olmaz ama görünen köy klavuz istemez , gazla bu gemi yürümez ...
Şeref Solmazer

Çarşamba, Eylül 06, 2006

Transferleri görmeden yazılanlar

Birinci transfer dönemi 31 Ağustosta sona erdi. Transferler oynamadan gol atmadan gol kaçırmadan yine başatan yazayım. Sonra sadece ben demiştim deme hakkı sadece bende olsun. Skora bakarak yazanlardan olmayalım.

Herkesin affına sığınarak 3 takımdan örneklerle transferi yorumlayacağım. Bu yazıda duygusallık değil mantık olacak..

FB;
Lucianno yu kaybetikten sonra (bu işin içinde sadece sakatlık yok bence yoksa ŞL den elenmiş FB nin 3 ay beklemesinde çok da sakınca yoktu artık ya..neyse) iki tane yeni stoper aldı. FB Tv nin dediğine göre Edu da - Lugano da geçen yıl Güney amerika altın karmasına girmişler.. G.Amerika karması dedikleri bence zaten BRA - ARJ. karması dır.. gerisi hikaye.. Güzel bir şey tabi.. Ama ben FB ye iki stoper alsam.. Yorumlar ne olurdu? Can Arat ve Gökhan Zan.. Eleştirinin bini bin para olurdu.. Bende eleştiridim yanlış anlaşılmasın.. Ama bu ikili şu anda TR. milli takımının iki stoperi.. TR. nin dünyada yeri belli.. Diyelim ilk 20 -25 (daha üstte ya) Edu nun yeri neresi.. BRA da 3. stoper olabilir mi? 5. olabilir mi? 6. ya da .. Sonuçta Edu BRA lı bir Can Arat'tır - Gökhan Zan' dır.. O kadar..

Lugano için daha gelmeden de yazmıştım. Yineleyim. Benim Latin topçu kıyaslamam çok basit.. Yaşı 25 i aşmış ve Portekize gidememiş mi? Olmaz, olmamıştır, olmayacaktır. Edu da 6 aylığına gelmiş Avr. ya galiba. Olmayanlar kervanından biri daha..

Lugano da Beylerbeyi maçında izleyenler görmüştür. Pek riske girmiyor ama maşşallah risk yaratıyor.

Gelelim Deivid ' e , Jardele biraz doping verin olsun size Deivid. Beylerbeyi maçını seyredenler koşusunu görmüştür. Komik Jardel vari.. (biraz daha hızlı ama) Gene bu antreman maçında da gözüktü ki.. Kezmanın sonu Anelkadan önce biter.. Alex Kezman a bir top bile atmadı.. %80 topu Deivid e attı. Bunu da belirtelim.

Kezman; Ben dünya da iki topçuya şaşmışımdır.. Avrupanın en üst düzey 10 takımında en üst düzey topçu paraları alarak oynayan ama Tuncay kadar kötü olan 2 topçuya.. Bir numarada açık ara Trezege dir.. Onun kadar olmasa da 2. si Kezman' dır.. Nasıl Chelsea ye gitmiştir. Kim neden almıştır.. Bilemem.. Ama çok saç baş yoldurur...(du) Ama burada zaten pas gelmezse.. Geldiği gibi döner geri.. Ama yine de diğer transferlerin yanında Kezman FB ye kariye olarak daha uygun biridir o da bir gerçek..

BJK;
Delgado; İlk Gs maçında izledim.. Eski zaman topçusu.. Çok dansöz.. Yanında oynayan adamları tedirgin eder. Şimdi ne yapacak diye beklersiniz pas atabilirde atmayabilirde bir izlenim verdi bana.. Ve ilk alındığı gün oyun kurucu olarak lanse edildi ama oyun kurucu falan değil. Meşhur olmamış bir Ortega tarzı var.. Maçta alır.. maçta adı da duyulmayabilir. Oyun tarzı Bjk seyircisine uygun değil bence..

Nobre; Bjk yönetimi FB den oyuncu kaçırma adına almadıysa (Zaten gönderiliyordu ya) bu işi hiç bilmiyorlar.. Bjk ın sorunu orta yapamamak, Orta yapılmayan takımda da Nobre sıfır olur..

Ricardinho ; TR nin bu yıl yaptığı tek üst düzey transfer.. Küstürmezlerse Carew gibi yapmazlarsa tüm zamanların en iyi 5 yb. topçusundan biri olur Bjk için. Daha doğrusu olmalıdır. Olamazsa suç kendinin olmaz. Ama Ricardinio yu alacaksan Delgado yu niye aldın demeli Bjk lılar.. Ricardinio nun ve Delgado nun pas atacağı adam da Nobre mi olmalıyı da eklemeli. En azından şu bizim Dievid i almalıydılar Tarz olarak daha iyi olurdu.


Gs;
Carusco
; Çok birşey demek istemiyorum ama Gs üst düzey bir takım mı ya da olmak mı istiyor yoksa G.Antep gibi bir takım mı? Carusco çok çok iyi olabilir. Ama alındığı gün için konuşuyorum Gs çok daha iyisini almalıdır. Olmuş olanı almalıdır. Casruco nun Türk olanları Gs da fazlasıyla var zaten..

İnomoto; Gs bir arkadaşım İnomoto nun niye alındığını bir cümle ile anlattı ben yorum yapmıyorum; "Bir Japon aldılar çünkü hep beraber harakiri yapacaklar"

Sonuç;
FB elinde dünya kariyerine sahip 2 topçusundan Anelka yı tutmayı beceremedi. Appiah ı da beceremeyecek gözüküyor. 3 yıllık emekler boşaymış FB klasik FB olarak kendi kabuğuna çekilmeye başladı.. Ülke olarak bakmak gerekirse Anelka - Carrew - Appiah - Cunti - elimizden kaçırdıklarımız hep Avrupalı ya da Avrupada oynayabilecekler.. Avrupada oynayamayacak BRA döküntüsü Nobrelerle Alex lerle Carusco larlar ŞL ne uefa ya gidip başarılı olacaz yalanlarını söyleyenler yine takımlarımızın başında kalacaklar..

Ricardinio hariç diğerlerini Kayseri bile almaz..

İlker Erakıncı
4/9/2006

Futbolun Renkleri-2 , Boca'dan Sakarya'ya Cangele


FB 'nin Sakarya maçında bir kara oğlan dikkat çekiyordu. 9 Numaralı forması ve keçi sakalı ile . Görünüşüyle yağız bir Anadolu delikanlısı görünümüyle muhtemelen memlektindden millerce ötede Sakarya'da fazla dikkat çekmeden yaşayabiliyordur. Bu yönü bir kenera futbolu ile göze batan bu genç adam belliki bu sene takımın genel performansınada bağlı olarak yılın ligimizdeki renklerinden biri olacaktır.

Arjantin'in en büyüğü sarı-lacivertlilerin Boca Juniors'dan bir yıllığına kiralanmış 22 yaşında . Ayağına aldığı her topta üstün tekniği , zarif yeteneklerini FB defansının karşısında son derece rahat ve etkili bir biçimde sergilemesi , oyunu sürekli takibi , 9 numaralı formasına rağmen ceza sahası içinde olma dışında orta alana kadar gelip top alması kanatlardan getirdiği toplar , ortaları ve paslarıyla ışıl ışıl parlayan bir yetenketi doğrusu CANGELE

Sakaryaspor'a helal olsun bu tür yetenekleri bulup çıkarıp getirebilemek en güzel yabancı transferidir işte . Transferin son saatlerinde transfer bitirmeye çalışan , ellerindeki yaşlı yabancıları bile devşirmeye çalışan büyüklere inat .

Hey gidi Cangele Hey ! Boines Aires nire , Sakarya nire ?
Yinede hoş geldin bu renksiz ve kısır lige ...

Sakaryalı Cangele , hatırlattın bu vesile ile sen bize , gümüş kemer ince bele dargele
Umarız ne takımın ne sen birbirinizin beline dar gelmeye , bu vesile ile Futbol Dilencileri sana bir Barış Manço ( saygıyla anıyoruz) parçası ile başarılar diler , Kağızman ...

Kağızman'a ısmarladım nargele nargele
Kağızman'a ısmarladım nargele nargele
Gümüş kemer ince bele dargele dargele oy dargele dargele oy
Gümüş kemer ince bele dargele dargele oy dargele dargele oy

Franco Dario Cangele : (doğum 16 Temmuz 1984) Arjantinli genç futbolcu. Daha önce oynadığı takımlar Boca Juniors, Independiente ve Colon de Santa Fe'dir.
FIFA'nın 2003 yılında düzenlemiş olduğu Dünya Gençler Futbol Şampiyonası'nda Arjantin genç milli futbol takımının kadrosunda yer aldı.
Boca ile başarıları
Şampiyonluk- Apertura 2003 Boca Juniors
Şampiyonluk- Copa Libertadores 2003 Boca Juniors
Final - Copa Libertadores 2004 Boca Juniors
Şampiyonluk- Copa Sudamericana 2004 Boca Juniors
Şeref Solmazer