Çarşamba, Mart 28, 2007

Avrupa Şampiyonası yolunda Terim'in " sihirli değnek"i

Cts. günü Yunanistan'da takım sahaya çıkmadan önce doğrusu pek umutlu değildim sonuçtan pek çok kişi gibi . Daha TV başına geçmeden 1-0 olunca umudum iyice gitti . Maça yönelik ilk ve en dikkatimi çeken nokta sahaya çıkan kadroydu .
( Kadrolar : YUNANİSTAN: Nikopolidis , Seitaridis , Dellas, Kyrgiakos, Fyssas (Torosidis 56) , Katsourianis, Basinas, Karagounis, Giannakopoulos, (Amanatidis 72) , Samaras Charisteas (Gekas 63) TÜRKİYE: V. Demirel , Hamit , Servet , G. Zan , İ. Üzülmez (V. Yaman 19) , Sabri , Aurelio , Tümer , (Gökdeniz 80) , Tuncay , G. Ünal , (Hüseyin 57) , H. Şükür )
Fatih Terim'in hep yaptığı belkide en iyi yaptığı şeydi , sözünü ve özünü geçirebildiği oyunculardan oluşan ve en önemlisi 30 bin evsahibi taraftarın yüzyıllara dayanan geçmişin izlerinide taşıyan başka etkenleride sahaya aktaracağı bir baskıya dayanabilecek oyuncuların secilmesine özen gösterilmişti . Takımlarında yer almayan ama baskı altında oynamış ve oynayabilme becerisini gösterebilecek tecrübede oyunculara öncelik verilmişti . Bunca sakatlığa rağmen secilen diğer oyuncuların formlarından daha çok bu özellikleri göze alınmıştı hoca tarafından ve bu çok başarılı bir sonuç verdi . Bence Fatih Terim'in olayı çözemesi ve sihiri buradaydı . Tümer , İbrahim , Hamit , Hakan Şükür , Gökhan Zan gibi isimlere yer vermesinin ardındaki sır buradaydı. Gerçi Hakan Şükür'ün 90 dakika sahada kalmasını ve Ümit Karan'ın düşünülmemesini anlamak ve izah etmek de biraz zor tabi.
Norveç maçında bu sihir işe yararmı doğrusu pek şüpheliyim . Sanırım bu defa kadro biğraz farklı olacaktır . Ancak Norveç'in de böyle bir galibiyet ardında karşımıza çıkması en azından bizden çekinmesine sebebiyet verecek bir psikolojik avantajı bize sağladığınıda belirtmek lazım .
Sonuçta Avrupa Şampiyonasını TV başında seyredeceğiz , takımımızın orada olmasını çok istiyoruz . Norveç maçı kazanıldığı taktirde garantileyeceğimizde garanti . Zor ama bakalım ?
Not: Bu her ne olursa olsun görkemli galibiyetin eğer ardından Norveç galibiyeti ilede perçinlenebilirse ülke futboluna bir ivme katacağı ve en azından koplekslerden kurtulma ve silkelenme şansı yaratacağı yine lig kalitesine ve oyuncu performanslarına katkı sağlayabileceğine inanıyotrum . Dünya futbolunda saygınlık ve basamak yükseltmede başka bir boyut tabii ... Bu görkemli galibiyetlerin ardından gelen psikolojik durumu iyi yönetmek kaydıyla tabii , bunuda bu akşam ki Norveç maçı sırasında ve sonrasında daha net göreceğiz .
Şeref

Pazartesi, Mart 26, 2007

100. YIL

Aykut Kocaman, kutlanan 100.yıl değil, 100 yıldır demiş.. Bundan daha güzel bir yorum olamaz herhalde 100.yıl takıntımızla ilgili...Yine de bir asırı deviriyor olmanın motivasyonu ayrı tabi..

Bir defa futbol takımından kesinlikle şampiyonluk bekliyoruz.. Sanki FB bu sene şampiyon olmazsa, alışkanlıklarımızdan vazgeçecez.. Çok değil iki hafta sonra yeni sezonun takımını kafasında kurmaya başla FB li..Ama olsun.. FB 100. yılda şampiyon olmalı..Yoksa bırakırız bu takımı..

Kendi adıma Aziz Yıldırım ve yönetimde bulunanları bugüne kadar birçok konuda eleştirdim.. Tarzları ile, özellikle futbola yaklaşımları ile, organizasyonları ile her zaman benim anlayışıma ters gelen yanları oldu.. Yani yiğidi çokça öldürdük yazılarımızda... Şimdi biraz da hakkını verelim...

Sanıyorum 17-18 marta denk gelen hafta sonu idi.. Hemen hemen tüm branşlardaki maçlarını takip ettim FB nin..Ve 100.yılı bugüne kadar sadece futbola endekslediğimi farkettim..Ancak hemen bütün branşlarda ciddi gelişmeler yaşanıyordu..Hemen her dalda şampiyonluk kovalanıyor.. Ve hemen her maçta üst düzey yönetimden birileri, önemli bir kısmında da başkan maçlarda yerini alıyor.. Buna hiç birimiz gözlerimizi kapatamayız.. Diğer branşlarda neler mi oluyor?

Erkek Basketbol: FB Ülker ismini eleştirmiştim.. Hala da duyunca hoşuma gitmiyor..Euroleague de geç açılan takım Top 16 vizesini alamadı.. Ancak gün geçtikçe üstüne koydular.. Hali hazırda iki yenilgi ile Telekomun arkasında ikinci durumdular.. GS ve BJK yi oynanan 4 maçta da yendiler.. Şu anda ligin en iyi basketbol oynayan takımı olarak gösteriliyor..

Bayan Basketbol: Uzun yıllardır sürdürülen başarılı çalışmalar bu senede meyvesini verecek gibi.. GS ve BJK ye karşı 4 galibiyet..Sadece sezon başında Cumhurbaşkanlığı kupasında BJK ye karşı alınan mağlubiyet var.. Avrupanın en büyük kupasında yarı finali normal sürenin sonunda yenen bir basketle gelen uzatmada kaybettiler..Avrupanın en iyi takımlarından biri durumundalar.. Sutton, Pondexter, Linda ve Nilay yerlerinin en iyileri arasında gösterildiler.. Şanssız Ros Caseres serisi dışında çok üst düzey basketbol oynadılar..

Erkek Voleybol: Camianın en iddiasız olduğu alan burası.. Buna rağmen ligde ikinciler.. Kadrodan beklenen oyun bir türlü sergilenemedi..Ancak İstanbul Büyükşehir yenilgisinden sonra takım toparlanma sinyalleri verdi.. Geçtiğimiz pazar sahamızda 3-1 yenildiğimiz Halk Bankasından rövanşı aldılar ve iddialarını ortaya koydular.. Çarşamba günü oynanacak Arkas maçı çok önemli bir gösterge olacak.. Bu maçın alınması durumunda burdada çok iddialı bir konuma geleceğimiz kesin..

Bayan Voleybol: Sezonun en büyük çıkışı bayan voleybol ekibinden geldi.. İyi transferler yapıldı.. 35 lik Bia, genç Maria Pelin Özlem ve Seda ile final grubunda hükmen alınan Dicle Üniversitesi yenilgisi dışında yenilgileri yok.. Önümüzdeki hafta sonu Eczacıbaşını bir kez daha yenerek liderliği almaya çalışacaklar..Bu maçın alınması durumunda final grubu %90 ihtimaller lider bitirilecek ve önemli bir avantaj yakalanacak..

Ve tabi herşeye rağmen Avrupada AZ Alkmaar ile başabaş oynanan UEFA 2. turu ile ligde 6 puan farkla liderlik de futbol takımının elde ettiği sonuçlar..

Bunların dışında Boks, Kürek, Yüzme ve Atletizmden sürekli sevindiren haberler geliyor.. Örneğin yüzmeye ayrılan bütçenin devletin bu iş için ayırdığı bütçeden fazla olduğu şeklinde bir haber okumuştum.. Ne kadar doğru bilmiyorum ama bir spor kulübü olduğumuzu unutmadan, bu branşlarda gösterilen başarıyı da küçümsememeliyiz diye düşünüyorum.. Açıkçası kulüp tarihinin şahit olduğum kısmında böyle birşey görmedim..

Eylül ayından bu yana GS ve BJK ile çeşitli branşlarda 19 kez karşılaştık..17 galibiyet 1 beraberlik 1 yenilgi..

Amatör branşlara seyirci olarak ilgi gösterilmemesi durumunda burdaki iyi sonuçlar uzun sürmeyecektir..En azından amatör branşlar için....Teşekkürler Yönetim...
Serhat

Salı, Mart 20, 2007

Messih

El Classico..Barca-Real maçları, FB-GS maçlarından sonra izlemek için saatler öncesinden garip bir huysuzluğa girdiğim, aklıma geldiği anlardan gözümün ister istemez saate ilişip "offff daha çok var ya" dediğim maçlar benim için..

Sanıyorum o gün Real' in kazanacağını büyük çoğunluk düşünmüyordu, böyle düşünenlerin Türkiye temsilciliğini Şeref' in yaptığını da yazısından anlamış bulunuyoruz. Bu büyük şov "şok edici" bir Nistelroy plasesi ile başladı.. Zico' nun bizi burda çıldırttığı yetmiyormuş gibi Rijkaard' da İspanya da çıldırtmaya devam ediyordu.. Yok işte arkadaş 3 lü savunma ile olmuyordu bu takım.. Messi' nin harika golü ile iki dakika kadar sevindik.. En çok korktuğum adam, Guti, yine ortalığı karıştırdı ve penaltıyı yaptırdı.. Sonrasında Barca yavaş ancak emin adımlarla vitesi yükseltti ve Etoo-Ronaldinho ortaklığı ile doğan pozisyonu Messi tavana asarak tamamladı.. Sonraki 17 dk da Barca' nın nasıl gol bulamadığını şu gün olmuş çözebilmiş değilim.. Barca devrenin sonunda en zayıf halkasından bir kez daha çözüldü..Oleguer atıldı..

Barca bu..10 kişi ile de alır dedik, heyecanımızı yitirmedik... Ancak ilk yarının bütün tadı gitmişti.. Real zaten istese de iyi oynayamazdı..barca da 10 kişi olmanın ve puan farkını bu skorla koruyacak olmanın verdiği avantajla ikinci yarı rakibine uydu..Ancak Real' in yumrukları yavaş yavaş can acıtmaya başlamıştı ki tuhaf işlerin adamı Ramosun golü geldi..

Bundan sonrasında Barcanın bir kurtarıcıya ihtiyacı olacaktı... Belli ki gün Messi' nin günüydü. Ve son dakikalarda da olsa MESSİH sahneye çıktı..Real e Camp Nou da kazanmanın kolay birşey olmadığını gösterdi..
Serhat

Pazartesi, Mart 19, 2007

UEFA Kupasında son 8

UEFA kupasında da son düzlüğe girildi . FB'nin çok tartışılan maçta elendiği AZ , aynı tarifeyi , yani ihtiyacı olan skoru N.C.United'a da uygulayarak turu geçti . Turun en ilginç maçlarında biriydi ve keyifli bir eşleşme oldu .
Ama bu tutun futbolseverler açısından en ilginç maçı kuşkusuz , S.Donetsk - Sevilla eşleşmesi , ve bu eşlemeninde ikinci maçı oldu . Özelliklede atılan ilk gol ve maçı uzatmaya taşıyan Sevilla kalecisinin attığı kafa golü ... İlkmaç 2-2 sonuçlanmıştı , ikinci maçın ilk devreside 0-0 Lucescu ikinci yarıya Brezilyalı ortasaha Francelino Da Silva 'Matuzalem' i alarak başladı . Bu oyuncuda 53. dakikada gelen ortada topu efsane Kolombiyalı kaleci Higuita vari bir topuk vuruşu ile öyle bir gol attı ki ... Sonrasında S.D 2-1 öne geçti maçta 90+3 oynanıyor Sevilla için turun son şansı maçı uzatmaya taşımak ve korner , Kaleci Palop son top için geliyor defans onu unutuyor ve oda bu boşlukta kafayı çalıp golünü atıyor ve Sevilla uzatmalarda bu moralle bir gol daha bulup 3-2 ile turu atlıyor , Palop bu gol için tanrının hediyesi deyip söyle ekliyor " Rakip takımın futbolcuları, bizim oyuncuların hepsini tutmuştu. Antrenmanlarda takım arkadaşlarımdan gördüğüm gibi geriden gelerek ceza alanı içinde hareketler yapmaya başladım ve top direkt bana doğru geldi. Topu gördüğüm anda 'Evet işte bu Tanrı'nın hediyesidir' dedim. Benim için çok önemli bir goldü. Bu golü 2 oğluma armağan ediyorum''
Futbolun bu keyfi işte güzel şey ....
Şeref
TOPLU SONUÇLAR
14 MART ÇARŞAMBA
Bayer Leverkusen 3 - 0 Lens İlk maç : 1 - 2
Osasuna 1 - 0 Rangers 1 - 1
Werder Bremen 2 - 0 Celta de Vigo 1 - 0
Tottenham H. 3 - 2 Braga 3 - 2

15 MART PERŞEMBE
Shakhtar Donetsk 2 - 3 Sevilla * 2 - 2
AZ Alkmaar 2 - 0 Newcastle U. 2 - 4
Espanyol 4 - 0 Maccabi Haifa 0 - 0
Benfica 3 - 1 Paris S.G. 1 - 2
NOT: * işareti olan maç uzatmaya gitmiştir.
Çeyrek Final Eşleşmeleri de şöyle

AZ - Bremen
Leverkusen - Osasuna
Sevilla - Tottenham
Espanyol - Benfica

Futbol'a fazla adamlar

Hafta sonu gündemi yine şiddetle çalkalandı ama bu defa şiddet tribün dostluğunun en güzel manzaralarından birinin yaşandığı ki iki takım taraftarı beraberce seyrettikleri Vestel - Sakarya maçında saha içinde ve futbolcuların hakeme saldırmasıyla oldu . Maç yarıda kaldı . Vestel hükmen mağlup ilan edilecek . Ancak tüm bunlardan önemlisi bence Vestel Manisaspor başkanının bu olaylar esnasında ve sonrasında tüm basın kuruluşlarına yaptığı , son derece olumlu manalı ve yapıcı açıklamalarında yatmaktadır . Gerçekten Türkiye'de örenk alınması gereken bir tavır olgunluk ve sağduyu örneği olarak bu açıklamaların kısa bir bölümünü ve olaya bakış açısını buraya not düşmeyi manalı buluyorum ...
Cumartesi günü oynanan ve çıkan olaylar nedeniyle hakem Cüneyt Çakır tarafından tatil edilen V.Manisa-Sakaryaspor maçının ardından Vestel Manisaspor başkanı Haluk Çubukçu, olaya karışan kaleci Bülent Ataman ile kaleci antrenörü Metin Bayındır'ın kulüpten ihraç edildiklerini açıkladı . ''Bu kardeşlerimiz ile ilgili gerekli radikal cezalar verilecektir. Bizim felsefemize uymayan kim varsa onunla ilgili gereken yapılacaktır. Haklı, haksız böyle bir şey meydana geldiği için tüm spor kamuoyundan özür diliyoruz''
Vestel'in tavrıyla ilgili açıklamada çok önemli , bu firmanın yoktan var ettiği ve renk getirdiği bir şehre ve ülke futboluna katkısının devamıda bence çok önemli ... Açıklama söyle, ''İlk günden beri söylediğimiz bir şey var. Vestel'in sponsorluğunu devam ettirip ettirmemesinde başarı ya da başarısızlık ölçü değil. 'Şiddet ve küfür varsa spora yatırımı gözden geçiririz' dedik. Vestel Şirketler Grubu üretken, ülkesini seven, ülkesine katma değer sağlayan bir gruptur. Şiddet, küfür ortamı olduğu sürece, adaletli ve temiz olunmadığı sürece sporun içinde kalmaz''
Ulusoy'un böyle bir yöneticinin telefonlarına çıkmaması ve hiçbir yöneticinin kendisine dönmemeside TFF'nin olgunluğunu (!) göstermesi açısından ilginç bir tespit olarak dikkat çekiyor .
Ayrıca Türkiye'nin en tartışılan T.D biri olan Ersun Yanal'da bu maç ve olaylar sonrası istifa etti.
Birbaşka ilginç yönetici yaklaşımıda NTV'de katıldığı programda yaptığı açıklamalarla FB Asbaşkanı Ali Koç'tan geldi . Bana örnek ve çağdaş bir yönetici tiplemesi yanısıra son derece açık sözlü ve politik olmaktan uzak içten ve samimi bir tavır olrakta geln bu açıklamalardan bazılarınıda buraya not düşmek manalı olacaktır .
Ali Koç'un açıklamalarından bazıları
''Öncelikle Beşiktaş'ı tebrik etmek lazım. Seyircisiz oynamak zor. 6 puan önde olmak büyük avantaj. Tabiki çekiniyoruz. Rakibinden çekinmezsen ileride büyük sıkıntılar karşına gelebilir. Rakibimizden, takip eden herkesten çekiniyoruz."
''Çok büyük bir hayalimdi Fenerbahçe'ye başkan olmak, 50 yaşından sonra. Ama son 9 ayda yaşadıklarımı görünce, diyorum ki 'Aman Ali sen bu işe sakın bir daha yanından yaklaşma' Çünkü hakikaten çok büyük haksızlık, çifte standart, keyfi yaklaşımlar söz konusu. 9 ayda ürktüğümü söyleyebilirim''
"...Aradan 9 aylık bir zaman geçti. Madalyonun öbür yüzü var. Bu iş hiç de sanıldığı gibi bir olay değil. Aslında akıllı bir insanın yapacağı bir olay değil''
''Türkiye'nin zaten uğraştığı bir sürü problemler varken, gerek içeriden gelen, gerek dışarıdan gelen, futbolun, kardeşliğe, bütünlüğe, birlik ve beraberliğimize zarar vermesi hepimizin ayıbıdır. Ben yönetici olarak bu anlattığıma bir şekilde pozitif anlamda katkı sağlayabilirsem başarılı olduğumu düşünürüm''
Haftanın Sözü :
Barcelona'nın Kamerunlu futbolcusu Eto'o sakatlığı döneminde gerekli desteği görmediğinden yakınırken , ''Futbol oynayınca çok insan tanıyorsunuz. Fakat onları ilgilendiren sizin kişiliğiniz değil, sadece futbol. Bir bakıma gösteriye çıkan bir aktör gibi, daha fazlası yok'' dedi.

Şeref

Cuma, Mart 16, 2007

1 KG Çekirdek yenecek kadar heyecanlı bir maçtı

Barca yine beklerden yana eksikti. Üçlü defansta Olequer, Puyol ve Thuram. Önlerinde Marquez, İniesta, Alonso, en önde Fantastik dörtlü Deco, Messi, Etoo Ronaldinho.

Bu akşam karar verdimki bu 4 adamın yüzleri kaleye dönükse. Birazda hız kazanmışlarsa karşılarında 24 kişi olsa bile hepsini geçip kaleyi bulabilirler. Etoo sakat iyileşmiş olsaydı bu maç acayip biterdi.

Real’de benim açımdan herkes tamdı Salgado, Helguera, Guti, Raul. Gençlerden Torres, Gago, Higuien, Sergio Ramos. Yanlarında orta saha kazması Diarra ve Pis adam Van Nistelroy. İlk goldeki hatayı burda bir 2. Lig futbolcusu yapsa maçı sattı derlerdi Van Nistelroy 0-1 . İkinci goldeki paslaşmaları ancak bu takımdan görebilirsiniz Messi 1-1 . Üçüncü golde herhalde neden Guti oynar dediğimi herkes anlamıştır sanırım. Van Nistelroy Penaltı 1-2 . Oleguer’in İspanya Milli takımında oynamayı reddettiğini biliyor musunuz ? Birde oynasa demek İspanya dünya kupası finali göremeyecek ( iğrenç bir yorum yaptım değil mi ? gazetelerin spor sayfalarını okuyorum bazen ) . Penaltıyı Alonso yaptırdı ama yinede sinir oldum son iki maçta adama. Ardından Barca çuvalla gol kaçırdı . Sergi Ramos’un Ronaldinho’ya attığı tekmeyi de Samsunspor’lu Vural atardı ancak demek geldi içimden. Vural’ın kaç futbolcunun spor yaşamını bitirdi bu konuda bir istatistik tutan var mı acaba ? Çekirdekten ağzım yamuldu ama goller gelmeye devam etti yine Messi sol ayak 2-2 .Top adamların ayağına yağışıyor resmen. Ardından Real’in sol kanadını yıkan Barca 2. çuvala geçti.

Devre biterken Mikro milliyetçi Olequer her an kopabilecek maçı mahvetti Kırmızı Kart.2. yarının başında yanıma bir sürahi su aldım. Bu sefer çuvalın başına Real geçti Van Nistelroy kaçırdıkça kaçırdı. en sonunda Sergio Ramos’un kafasıyla bir gol daha buldular 2-3.Sonlara doğru Barca kendi sahasında Real’e yenilmenin en az kupadan elenmek kadar ağır olacağını düşünmeye başlamış olacakki son bir geyretle gol bulmaya çalıştı. Uzatmalarda ( kayıp zaman daha iyi bir açıklama ama bu seferde aklıma hep Proust geliyor) Messi 3. kez sol ayağıyla golü attı ve maç adil bir şekilde 3-3 bitti.

Sevilla’da Gimnastic’e 1-0 yenilince Barca Liderliği korudu. Keşke bira alsaymışım.
Byfuss
11 Mart 2007

Salı, Mart 13, 2007

Galacticos Barca'yı ve şampiyonluğu elinden kaçırdı

El Clasico'da beklemediğim sonuç çıktı doğrusu , ben Real'in kesin kazanacağını düşünüyordum ama MESSİ çocuk Reijkaard ve Barca'yı ipten aldı . ŞL'ne veda eden iki dev adına yakışır maçta çok zevkli ve heyecanlı bir oyun sonunda üç üçlük ( dört dörtlük değildi , oyuna yakışır skor çıtı zaten ) skorda bunu yansıttı . Nistelrooy attı Messi yakaladı , birdaha aynısı oldu . Reikaard eksik takımıyla 2-2 yi korumaya karar verdi . Hücumu öldürüp ortasaha ve savunmaya tedbirler aldı . Ramos bu iş burda bitmez al sana bir bomba daha deyip topu Valdez ile Reikaard'ın kucağına bıraktı . Ama çolgın çocuk Messi , kahraman asker gibi elli kolu bağlı hocasının kucağından bombayı alıp son saniyede Galacticos'un hayallerini Camp Nou'ya gömdü .


İşin başka yönü bu son saniye golü Sevilla'nın yenildiği Valencia'nın berabere kaldığı haftada Barca'lılara liderliğide getirdi bu umulmadık sonucun tek kahramanı Messi'den başkası değildi , birde iki kopya gol atıp 3.sündede ipe dizilen Real savubnması tabii ki.


Real'e ruh lazım parlayan yıldızlar ... Sergio Ramos , Casillas , Gago , Raul kalsın diğerleri gitsin . Bir sezon için Robinho 'ya da şans tanımak lazım sonra Etoo gibi başa bela olabilir çünkü .


Beyaz Bayrak'lar foraaa !


Türk Atasözü der ki: Çıkmayan Candan Umut Kesilmez !



EL CLASICO 2006-2007

Barcelona : 3
1-1 Min. 10. Messi2-2 Min. 28. Messi3-3 Min. 90. Messi
Real Madrid : 3
0-1. Min. 5. Van Nistelrooy1-2. Min. 13. Van Nistelrooy (p) 2-3. Min. 72. Sergio Ramos


3 - FC Barcelona: Valdés; Oleguer, Puyol, Thuram, Márquez (Gudjohnsen, m.81), Deco (Belletti, m.71), Xavi, Iniesta, Messi, Ronaldinho y Eto'o (Sylvinho, m.46).
3 - Real Madrid: Casillas; Salgado, Sergio Ramos, Helguera, Torres, Gago, Diarra, Raúl (Robinho, m.61), Guti (de la Red, m.82), Higuaín y Ruud Van Nistelrooy.


Geçmiş tarihli maçlar ve skorlar için Marca Gazetesi Linki Tıklayınız


Şeref SOLMAZER
13 Mart 2006

Bayern Finalde Olacak ( Bayern 2 - Real 1 )


Maçın Başlamasına çok az vardı "Kurumuş Çamaşırları" topluyordum ama kulağım TV’deydi gereksiz heyecanlanan Spikerlere karnım toktu. "Roberto Carlos kaçırdı Salihamidziç Makaay goolll . " Yalancı Çoban Masalını herkes hatırlıyor değil mi ? 14. Saniyede atılan golü tekrarlardan görebildim .

Capello defansın önüne Emerson-Gago ve Diarra’yı ekmiş Yanlarına Raul ve Higuian ‘e yer açmış ileride de Van Nistelroy’u bırakmıştı. Bayern geçen maça nazaran gol atması gerektiği için defansif De Micmelis yerine Salihamidziç’i ilk 11’e sürmüştü. ( Bunları neden yazıyorum birisi Portekiz’ceye çevirsin diye)

Bayer oyunun hakimi gibi görünüyordu ama rakipte Real Madrid bulursa afftemezdi, nitekim zaman zaman pozisyonları buldular. Capello 32. Dakikada Emerson’u kenara aldı Guti’yi oyuna sürdü.

2. yarıda "gereksiz adam" Cassano Higuan’in yerine oyuna girdi. (Girdi de ne oldu?)
Makaay bu arada bir çuval golü atamadı farkettiyseniz.

66. Dakikada bu turun başrol oyuncusu Lucio attığı golle turu getirdi diye düşünmeye başladım. 2-0 Bayern Munich 69. Dakikada Makaay ‘ın yerine Pizzaro oyuna girdi ama pek gole yönelik bir hareket olmadı. 75. Dakikada Robinho Gago’nun yerine oyuna girdi yani oyun başındaki 3 defansif orta saha teke düştü. 82. dakikada uyduruk bir panaltı ile Real Madrid Golü buldu 2-1
Asıl aksiyon penaltı atılırken Van Bommel ile Diarra ‘nın karşılıklı atışırken atılmaları oldu. Van Bommel yıkıcı bir adam gerçekten.

Oyunun sonunda Görlitz ve Demichelis’de oyuna dahil olarak zamanı geçirme yönetiminin uygulayıcısı oldular ( Portekiz’ce bu nasıl yazılıyor)

Sonuç olarak zaten Real Madrid bu seneki hali ile hiçbirşey haketmiyordu. Bayern ise Finalde olacak bence.

Byfuss
9 Mart 2007

Kop Tribünü yarışmayı kazanır ( Liverpool 0 - Barcelona 1)

Maçı seyrederken düşündüm bu Kop Tribünü şu salak yetenek yarışmalarına katılsa ne olur diye. En azında TRT Çocuk korosu kadar başarılılar bunu biliyorum. ( daha etkili bir örnek vermek isterdim ama bu yarışmalardan hiç anlamıyorum maalesef)

Barcelona maça 3 lü defans yapar gibi başladı Oleguer, Thuram, Puyol- Önlerinde Marquez, Iniesta, Alonso-Klasik forveti Etoo, Ronaldinho, Messi ve Deco

Liverpool ise geçen maçın kadrosuyla sahaya çıktı ( galip takım bozulmaz).

Yüksek tempolu maç İndiana Jones filmi gibiydi sürekli aksiyon, direklerden dönen toplar, Valdes’in saçmalama ihtimalleri, yılanlar, gizli kapılar vs.

Maçın sonucu 0-0 ile 4-4 arasında her şey olabilirdi Önce Liverpool sonra Barca dünyanın golünü kaçırdı. Etoo henüz hazır olmadığını bize gayet açıkça gösterdi, son dedikodular gelecek sezon Liverpool’da olacağı yönünde.


Leeds United’da seyrederken jeneriklerde olabilecek her türlü golü atabildiğini asla unutmayacağımız Anthony Yeboah’dan sonra Ada futbolu en yaratıcı forveti seyredecek umarım.



Son yarım saatte Etoo yerini Guily’e bıraktı, Benitez buna yorulan Bellamy ‘nin yerine Pennat’ı alarak cevap verdi. Ama bunlar pek bir şey değiştirmedi.

71. Dakikada Rijkaard Thuram’dan fedakarlık edip Gudjhonsen’de oyuna sürdü ve 75. dakikada golü buldu. Adam kaleciye çalım attı hayret.

Golü yiyen Liverpool sol kanadını güçlendirmek için Riise - Aurelio değişkliği yaparak tekrar bir önlem arttırımına gitti. Defansın diğer taraflarının ve önlerindeki Sissoko hiç mi hiç yardıma ihtiyaçları yoktu.

Yazmadan geçmeyeyim Crouch ‘da 90 . dakikada Kuyt’un yerine oyuna girdi.
Velhasıl kelam Barca Liverpool’un üstün fizik gücüne, Benitez’in yerinde hamlelerine ( özellikle ilk maçtaki) kendi içindeki ego çatışmalarına, sakatlıklara ve akıllı bir transfer yapılmayışına elendi.

Maçın sonunda "You’ll Never Walk Alone" Barca’larında koroya dahil olmasıyla bir kez daha okundu ( bis yaptı hatta).


Byfuss
9 Mart 2007