Perşembe, Ağustos 31, 2006

İlk Yenilginin Şerefine

Fener Dinamo’yu geçemedikten sonra Sakarya ‘ya da takıldı 2-1

Kenardan bakınca isteksiz oynadığı görülen Fener’in tekrarları seyredince, ne çok pozisyonu varmış dedim kendi kendime. Oyun düzeni önceki haftalardan farklı değildi bu konuda yazılıp çizilecek bir şey yoktu. Lugano’nun takıma girmesiyle yedeğe çekilen beklenenin tersine Önder oldu hatta Önder’in sağbek’e dönüşüp Kerim’in yedek kalacağı beklentisi bile boşa çıktı. Ortada Mehmet Yozgat’lının ilk 11’de sahaya çıktığını Ogün farkedene kadar ilk yarı bitmişti.

Yakında Serkan Balcı’nın hapşırmasının bile sebebi Haluk Ulusoy olacak, hakem ne zaman hata yapsa” Ulusoy istifa”, Ulusoy’da “Valla billa ben bisey demedim yapmadım, böyle bir şey demiş olabilir miyim? ” diyor.

Maçın sonlarına doğru Zico maçı döndürecek bir hamle bulamadı aklımdan acaba en diri görünen Kerim’i sağ çizgiden hücuma çıkarsa belki sırıdan güzel bir kesme ile Tuncay topu istop etmeden kafayla kaleye yolları geçirdim ama Fener maci erken birakti. Sonlara doğru Selçuk’u oyunda gördük birde gol atti .

Sakarya’yi herkes gibi bende çok beğendim Boca Juniors tarafından kiraya verilmişler, bir sonraki adresleri avrupanın daha iyi ligleri olacaktır veya takımları olacaktır muhakkak.

Fener'in yıldız tablosu : Rüştü ** Kerim** Ümit** Lugano** Can** Marco** Mehmet* ( Selçuk?) Alex* Tümer*Semih ** ( Murat Hacıoğlu?) Tuncay *
BYF

Liverpool Henüz Hazır Değil

Premier Lig kuruluduğundan bu yana hiç şampiyonluk yaşayamamış Liverpool, Kop tribünlerinin 100 kuruluş yıldönümünde West Ham United’ı 2-1 yendi.

Bir önceki maçta Nispeten zayıf rakip Sheffield United’a karşı alınan 1-1 lik beraberlik Benitez’in kadro değişkliğine gitmesine yol açmıştı . Liverpool maça kalede Reyna solda Valencia’dan alınan Aurelio, sağda Finnan göbekte Hypia ve Agger, önlerinde Alonso, Gerard, Garcia ve Pennat, forvette Crouch ve Bellamy 11’i ile başladı geçen hafta 11’de başlayan Riise ve Fowler kadroda yoktu . West Ham United kadrosunda ise eski "Manu" kalecisi Roy Carroll, Rio Ferdinand’ın kardeşi Anton Ferdinand, Leeds’li ırkçı futbolcu Lee Bowyer, İsrail’li Josi Benayun ve güzel forvet ikilisi Zamora ve Harewood dikkat çekici isimlerdi. Iron Maiden basçısı Steve Harris ile eylül ayında çıkacak albüm çalışmaları sebebiyle tribünde yoktu. Maçın 82. dakikasında "büyük usta" Teddy Sheringham’da sahada görüldü ,(kendisi 2 Nisan 1966 doğumludur. ) tribünleri acayip islikladı kimbilir hangi takımda oynarken canını yaktı Liverpool’un ? Belki kendisi bile hatırlamıyordur.

Maç karşılıklı tanışma merasimi ile başladı 12. Dakikada Zamora’nın altı pasa sertçe kestiği top kaleye paralel giderken Reyna topu içeri tokatlayıverdi 0-1. Herkes kendi içinde Dudek’in tercih edilmeyişini Rafa Benitez’in milliyetçiliğine bağlarken kimse ses çıkarmadı çünkü Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu bu "Rafa" ile gelmişti, başarını gözü körolsun.

Golden sonra Liverpool sol kenardan hırt adam Bellamy ve sağdan Pennant ile rakip kaleye gitmeye çalıştı. Gelen ortalara komik hareketler yapan Crouch yine oyunu neşelendirdi. Gerard bir sağa bir sola 35 metrelik cetvellerle çizilmiş paslarını göndermeye başladı. Gol ,41. dakikada geçen sezon ortasında Brondby’den alinan Daniel Agger’in sol ayağının dışıyla tam 90’a astığı top ( hatta lamba) ile 1-1 oldu. 45. dakikada bu takıma bir türlü yakıştıramadağım adam Luis Garcia içeri Crouch’a bir top bıraktı, altı pasın üzerinde Crouch önce Raul gibi sağına aldı sonra Bergkamp gibi dimdirek vurdu 1-2. İlk yarı böyle bitti.

2. yarıda Bellamy biraz ortaya geldi geriden defansın arkasına atılan toplarla 8-10 kere ( abarttığımı kabul ediyorum) ofsayta düşünce kararımı verdim Liverpool gol atamayacak. 52. dakikada Crouch’un yerine Dirk Kuyt oyuna girdi , gözler Feyenord’dan alınan 25 yaşındaki forvete alışmaya çalıştı . Hiç yoktan Morientes ve Cisse’den kurtulduk ya oh.

Her iki takımda şanslarını denediler ama başka gol olmadı.

Liverpool’dan daha fazlasını beklerdim ama en başlarda dediğim gibi Liverpool henüz hazır değil.
BYF

Perşembe, Ağustos 24, 2006

Zico'nun Avrupa Stajı

Bir süreden beri Zico'nun Fenerbahçe'de uygulamaya çalıştığı 4-3-1-2 sistemini ve bu sistemin Fenerbahçe'nin kadro yapısına neden uyamayacağını anlatan bir yazı kaleme almak istiyordum. Yoğun kişisel gündemim nedeni ile taslağını oluşturduğum ama bir türlü tamamlayamadığım yazı düşüncesini hayata geçiremediğim için üzgündüm. Ama iyi ki bu yazı yazılmamış. Boşuna bir yazı olacakmış İki Kiev maçında oynanan oyun her şeyi özetledi. Neticede görmek okumaktan daha etkili oluyor.

Kiev maçlarının kaybedilmesinin başlıca nedeni olarak yanlış kadro ve sistem tercihini görüyorum. Bu önerme, kadroyu ve oyun sistemini Zico oluşturduğuna göre, dolaylı olarak elenişte başlıca sorumlunun Zico olduğunu iddia ediyor (Zico'yu takımın başına getirmek, yetersiz ve plansız transfer politikası tabiki büyük bir yönetim beceriksizliği)

Takımı bir bir futbol takımı haline getiren, oyun anlayışı ve taktik disiplin konularında sınıf atlatan ancak daha ötesine götüremeyen Daum'u gönderdikten sonra aklı selim, ileriye dönük planları olan bir yönetimin yapması gereken takımı daha ileriye taşıyacak kapasite ve vizyona sahip bir teknik adamı takımın başına getirmekti. Avrupa'dabu işi layıkı ile yapacak Fransız, İtalyan ve İspanyol hocalarda mevcuttu. Ancak yönetim Avrupa futbolu konusunda hiç bir tecrübesi bulunmayan Zico'yu takımın başına getirdi. Zico Avrupa futbolu konusunda tecrübesi olmaması yanında, en azından benim bildiğim kadarı ile, bir klüp takımını ve oyuncularını yönetme, geliştirme tecrübesine de sahip değil.

Zico'nun zeki ve yetenekli bir futbol adamı olduğu düşünüldüğünde takımın başına geç geçmesine rağmen elindeki personelin yapısını, kalitesini ve potansiyelini ölçecek ve kavrayacak yeterli zamana sahip olduğu kanaatindeyim. Bu takımın başında 4-5 tane hazırlık maçına çıkma şansına sahip oldu. Ancak, Zico'nun sistem tercihi personel kalitesini ve potansiyelini ölçemediğini veya gereksiz bir ısrarcı olduğunu gösteriyor.

4-3-1-2 tertibi ile oynayacak takımların kilit personelleri orta saha mesaisi ile görevlendirilen oyunculardır. Bu orta sahanın oyunun her iki tarafını oynayabilecek yetenekte personelden oluşturulması zorunludur. Bunun en iyi örneği İtalyan Milli Takımının orta sahasıdır. Camoranessi-Pirlo-Gattuso üçlüsü. Bu üçlünün temel özellikleri nelerdir

1-Bitmek bilmeyen bir enerji, fiziksel dayanıklılık ve kondüsyon,

2-1 tanesi üstün top yeteneğine sahip olmak üzere topu ayağında tutabilecek, sürekli ileriye oynayabilecek, dar alanda ve yoğun pres altından topu forvet hattına iletecek teknik kapasite

3- Hamle zamanlamasında mükemmellik, yerinde ve gerektiği sertlikte kadar faul yapabilme becerisi ve kademe anlayışı

Bu özelliklerin Fenerbahçe'nin orta sahasını tutmakla görevli Appiah-Marco-Tümer üçlüsünde olduğunu söyleyebilirmiyiz. Sadece Appiah'ta bu özelliklerin olduğu söylenebilir. Uzunca bir süreden beri savunma sorumluluklarını yüklenmeden oynamaya alışmış, yeteri kadar fiziki dayanıklığı bulunmayan ama teknik kapasitesi ve oyun zekası gelişmiş Tümer ile sadece top kesebilen, Avrupa'da oynadığı maçlarda hamle zamanlaması olmadığı ve yer tutmayı beceremediği için sık sık faul yapan ve kart problemine giren ve ayağına gelen topu durdurmadan oynayamayan ve sürekli yan pas yapan Marco maalesef bu özelliklere sahip oyuncular değil. İşte Zico bu oyuncu yapısı ile 3lü orta saha oynayıp başarılı olmayı umuyor. Zico mucize peşinde. üstelik bu üçlünün defansif görevlerini yerine getirememesi nedeni forvet oyuncuları, özellikle Semih sık sık orta sahaya kadar gelip pres yapmak zorunda kalıyor. Orta sahanın bu yapısı hem takım savunmasını arızaya uğratıyor hemde geriye gelmek zorunda kalan forvet oyuncuları nedeni ile hücum gücü düşüyor.

4-3-2-1 dizilişinin orta sahadan sonra en kilit yeri geri dörtlünün dış bekleri. Orta saha 3 personelle tutulduğu için önlerinde beraber oynayacakları ve destek alacakları kanat oyuncuları olmayan dış beklerin çizgiyi ağırlıklı olarak tek başlarına kontrol etme zorunlulukları var. Takım hücumdayken bir açık olmaları, topu kaptırıldığında da çabucak geri dönmeleri zorunlu. Özellikle dar alana sıkışan oyunlarda oyunun geniş alana açılması için beklerin etkili bindirmeleri, kanatta adam eksiltebilmeleri ve iyi pas (orta değil) atabilmeleri şart. Dış beklerin takım savunmasının arızaya uğramaması için diğer dış beki kontrol ederek oynamaları gerekiyor. Bir dış bek ileriye çıktığında diğerinin savunmada kalarak içeriye girmesi ve kademe oluşturması gerekiyor.

Bizim dış beklerimiz solda maalesef alternatifi olmayan Ümit ile Serkan veya Kerim. Bu adamların teknik kapasiteleri standart. Bu sebeple adam eksiltebilmeleri ve çizgiye inebilmeleri mümkün değil. Süreki önlerinde bir açıkla oynamaya alıştıkları ve 3lü Fenerbahçe orta sahası savunma görevini bütünüyle yerine getiremediği için hücuma çıkmakta çok tereddütlü davranıyorlar. Geçen sene sol kanatta Tuncay ile birlikte oynayan Ümit bu sene tek başına kalınca eskisi kadar bindirme yapamıyor. Ümit hepsinden iyi olmasına rağmen ceza sahasına adrese pas atabilmeleri tesadüflere bağlı. Serkan Fenerbahçe'ye geldiğinden bu yana sağ bek oynuyor ama hala orta yapmayı öğrenebilmiş değil. Kerim her ikisinden daha genç ve yetenekli olmasına rağmen sağ bek oynamayı yeni öğrenmeye başladığı için huzursuz ve güvensiz. Ve en önemlisi kademe anlayışları yok. Özellikle Serkan'ın.Fenerbahçe'nin geçen sene ani ters toplardan yediği gollerde Serkan'ın kademeye giremediğini, girse bile özellikle yüksek toplarda rakibe müdahele edemediğini gördük.

Takımın ileri üçlüsünden ve göbekteki ikilisinden bahsetmek bile istemiyorum. Sadece ayağında top varken etkili olan bir yaratıcı oyuncu ile top durdurmayı bilmeyen ve ayak içi vuruş yapamayan bir forvetten oluşan hucüm hattı için ne denebilir ki. Veya 2 acemi çaylaktan oluşan ve ortasahadan gerekli desteği göremeyen defans göbeğinden ne beklenirki.

Benim gördüklerimi Zico'nun görmediğini düşünmüyorum. Basit bir futbol izleyicisi olarak ben bir şeylerin farkında isem Zico'da farkındadır. Belki kendisine vaat edilen transferler, belki de potansiyellerini abarttığı oyuncular, sakatlıklar uygulamaya çalıştığı sistemi arızaya uğratmıştır. Belki yeni transferler ve sakatların dönmesi ile sistem işlemeye başlayacaktır. Ama bunlar sağır sultanın bile nasıl oynadığını bildiği Kiev karşısına böylesine yumuşak bir takım ve tertiple çıkmanın açıklaması olamaz. Umalım ki Zico'nun Fenerbahçe'de ki Avrupa futbolu stajı kısa sürsün ve Zico kısa sürede usta seviyesine geçsin. Ona Beyaz Pele demiyolar mı?Bunu ondan değilde kimden bekleyeceğiz öyleyse.

Tolga Özel

Sıradan başarısızlık

Herkes gibi bende başarısızlığın sebebini birisine yıkmak istiyorum. Sebep Aziz’in başarısız işadamlığı taktikleri umarım bunun altında kalır .

Hayatım Fener’in oynadığı takımların ne kadar organize olduğuna hayıflanmakla geçti Cannes, Lyon, Parma takımları ilk aklıma gelenler. Nasıl oluyorda bu Dinamo’lu oyuncular topu kapınca 4 saniye sonra bir adamlarını gol pozisyonuna sokabiliyorlar. Bunu hiç anlayamadan geçecek ömrüm, birde faksın çalışma prensibi kağıda yazıp bir yere sokuyorsun sonra karşında aynısı çıkıyor.
Stalin demişki Anavatan’ın savunması için “Erkek gerekirse Erkek Kadın gerekirse Kadın Yapılacaktır”. Böylelikle ilk cinsiyet değiştirme araştırmaları Sovyetler Birliğinde yapılmış, 2. Dünya savaşı sırasında . Buradan Sağ bek ve Sol bek sorunlarına gelmek istiyorum, ama yazacak bir şey yok.

Aralık ayında Nazareth Türkiye’ ye geliyor Hair of The Dog , Telegram canlı kanlı dinlenecek efsanevi solistin de resmini yükledim zor oldu ama başardım... Bu sa..k Tuncay bir top "istop" etmeyi bile başaramayacak.

Hair Of The Dog
Heart breaker, soul shaker
I've been told about you
Steamroller, midnight stroller
What they've been saying must be true
Red hot mama
Velvet charmer
Time's come to pay your dues
Now you're messin' with a son of a bitch
Now you're messin' with a son of a bitch
Now you're messin' with a son of a bitch
Now you're messin' with a son of a bitch
Talkin' jivey, poison ivy
You ain't gonna cling to me
Man taker, born fakerI ain't so blind I can't see

Can, Kerim ve Semih’in sonları bu maç yüzünde olmaz umarım. Aynı şeyleri diğer oyuncular için düşünemeyeceğim. Bakalım bu takım bunun altından nasıl kalkacak.
BYF

Çarşamba, Ağustos 23, 2006

Üçü bir arada

MÜDAHALE 3-1
İlk hafta Jeneriklik goller atan takım Aziz’in isteğiyle Anelka’lı oynayınca yine top ileride kalamadı . Tuncay ve Anelka’ya atılan toplarda hep bir sürpriz bizi bekliyor ofsayt topun iyi istop edilememesi yani taç, yarım vole ile topun aglara gönderilmesi. Adamin akli karşıyor. Velhasıl kelam bu maç Serkan Balcı’nın bittiği maç oldu .

ANKARA KOLAY OLDU 0-2
Dinamo maçında fiyakası bozulan Fener tatsız tuzsuz bir maçtan sonra Gençlerbirliğini yeniverdi akıllarda Tümer kaldı sadece. Benim aklımda Semih’in yaptığı pres gollerin atıldığı kaldı . Futbol ve basketbol topsuz oynanabilir .

RİZE’DE KOLAY OLDU 2-1
Beşiktaş’ın 10-0’lık rekorunu acaba bu sene kırarmıyız diye yıllardır şöyle köfte bir maç arar dururum. Yine böyle düşünürken Zdravkov buna izin vermedi izin vermedi. Üstüne üstlük ligdeki ilk golümüzü kalemizde görüverdik. Direkten dönen toplar, Alex’in hücum ribaunttu, ve Tuncay komiklikleri bu maçın tatlı anıları oldu. herkes gibi .
BYF

Pazartesi, Ağustos 14, 2006

Marco Aurelio üzerinden kimlik ve aidiyet sorgusu


Öncelikle şunu söylemek lazım, insan tabi ki gerek kulüp gerekse de ulusal takımının kendi öz kaynaklarından yetişmiş ,olaya ruhen ve bedenen hizmet edecek oyunculardan oluştuğunu görmeyi tercih eder .Futbolun evrimiyle ve değişimiyle beraber kulüp takımların da ilgiyi , başarıyı arttırmak için maddi gücle orantılı olarak farklı uygulamalar yapılabilir ve yapılıyordu da , ama ulusal takımda o ülkeyi temsil etmek belki daha anlamlı olmalıdır diye düşünülebilir , ama olayın çok farklı boyutları da olduğunu düşünmek mümkün .

Şöyle örneklendirelim ; Adam ikinci kuşak İstanbullu , soruyorsun " hemşerim memleket nire diye ? " cevap dedesinin doğduğu yer oluyor . İstanbul veya yaşadığı şehir aklına bile gelmiyor ! Sonra bu şehirde vb yerlerde ki bu sosyal olgunun yarattığı önemli tartışmalarda bu benimseme - benimsememe durumlarının önemi ortaya çıkıyor . Bana göre insan geçmişini ve köklerini unutmadan yaşadığı yerin önemi ve farkına varmalı , ait olduğu yere hem kendinden birşeyler katarken, yer veya yapınında ona kattığı doğruları ve kimliği kabullenmeli bunu bir parçası haline getirebilmelidir. Bu nüans ince bir çizgidir , değerlendirmeyi herkes kolaylıkla yapabilir . İnsan gerek şehir , gerek ülke gerekse de bir kurumda olsun oranın havasını soluyup artık ona sahiplenme noktasına gelmiş ise artık neden geldiğinden çok nerede olduğunun önemi vardır . Birde o an vardır , oraya daha fazla katkı sağlayabilme, imzasını atma isteği vs. Tabi tüm bunlarda öncelikle bahsedilen şey insan olduğu için kişisel değerler çok önemlidir.

Bugün futbol ve Marco Aurelio üzerinden tartışılan bu durumu da ben bu açıdan değerlendiriyorum . Marco yaptığı açıklamalarda olayı güzel ifadelerle benimsediğini açıklıyor , bu bence hoş . Birde Mustafa İzzet olayı vardı biliyorsunuz , Evet Türk kökenli bir oyuncuydu ama Marco kadar, hatta hiç Türkçe konuşamıyordu . Ya da 2-3 kuşak Almaya da yetişmiş oyuncularımızın varlığı , onları Ulusal takımlarda oynatarak başarılarıyla gurur duyuyorsak ve de bunun karşılığı MARCO'ya karşıysak , burada bir zihniyet sorunu çıkar ortaya ki o da kişisel olarak benim asla benizseyeceğim bir durum değildir.

Şu örnekler de veriliyor , Fransızlar , Almanlar, Hollandalılar . Evet doğrudur , bu o ülkelerde de çok tartışılmıştır ama tartışmaların ardında bir zihniyet sorunu ortaya çıkar. Fransızlar o kupayla birlikte belkide ülke içinde tehlikeli noktalara taşınabilecek bir zihniyet sorununu(ırkçılığı) yumuşattılar göçmenleri ve varoşları daha farklı bir gözle algıladırlar , yani bu durum belliki onlara sosyal anlamda da önemli katkılar sağladı , hem bu sporun ruhuna da uygun birşeydi.

Dolayısıyla ben özellikle altını çiziyorum, eğer gerek sporcu, gerekse hiçbirşey olmayan bir insan , kendini yaşadığı yere ait, oranın bir parçası olarak hissediyor ve ait olduğu yere yapabileceğinin en iyisi şeklinde katkı sağlamak istiyorsa buna şapka çıkarır, bundan mutluluk duyarım . Bu yüzden Elvan'ın son şampiyonada yaptığı şeyi tam buna benzer , çok önemli birşey olduğunu düşünüyor ve buna inanıyorum . Yoksa Hamza'nın yerine 1 Milyon Dolar verip Mısırlıyı Türkiye adına güreştirmek değil bahsettiğim şey . ( Naim olayı da burada akıllara gelebilir .) . Marco Mehmet Aurelio bu ülkeye 4 arkadaşıyla beraber geldiği gün Brezilyanın dünyanın çeşitli yerlerinde oynayan 10 bin oyuncusundan biriydi ve isimsizdi . Bu ülkede geçirdiği günler Onu hergeçen gün büyüttü , bunu sadece Marco kendi yapmadı , bu ülkenin de bunda önemli katkısı vardı . Zaten böyle bir başarı için, devamlılık için orayı mutlaka sevmek ve benimsemek gerekirdi ( Diğer 3'ü çoktan terki-diyar eylediler, isimlerini bile hatırlamadan , birçokları gibi... ) . O da bunu başranlardan oldu . Türkçe konuşmayı öğrendi , hala Türkçe konuşamayan(!)bu ülke vatandaşı Türk oyuncular olduğunu da unutmayalım bu arada.

Lafı uzatmaya gerek yok , olayı bir de bu açıdan değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum . Yoksa konu kişinin Marco mı Jaba mı , Nobre mi , Mondragon mu olduğunun önemi yok . Önemli olan o insanın olayı nasıl benimsediği hissettiği yaşadığı ve isteğidir . Bir kişi bunu istiyorsa buna kimse engel olmamalıdır . Aidiyet hakkı teslim edilmelidir. Ondan sonrası diğerlerine kalmıştır , ister ona bu şansı verirler ister vermezler orası onlara kalmıştır. Orası da Mehmet Marco Aurelio'yu ilgilendirmez . Deniz Uygar'ı da , Datcu'yu da ... vs
Geronimo Yalnızkartal

Ümit Özat , İbrahim Üzülmez Türk Futbolunun Solcuları !

Türk Futbolunun "SOL"cuları (!)

Geçen akşam tv'de spiker maç sonu Üzülmez'e soruyor " Ne diyorsun bu BJK'nin yıllardır sol kanat oyuncusu aramasına?" diye , İbrahim o kendine has üslubu ve saflığıyla cevap verdi " 7 yıldır bu takımda oynuyorum , artık ben de BJK 'ye bir oyuncu alınmasını istiyorum bakalım ne olacak" diye . ( BJK bu arada Brezilya'lı Ricardinho'yu transfer etti oraya , bakalım İbrahim formayı bırakacak mı ?)
Benzer durum FB ve Ümit Özat'ta da aynı , FB yıllardır sol bek arar durur her defasında genç ve ümit vaatedenler gelse de orada KAPTAN Ümit oynar yıllardır ve istikrarla (Sol kanattan sağdış ortayı öğrenmesi ve literatürümüze katması unutulmayacaktır ) . Herhalde R.Carlos'da gelse kendine başka bir mevki bulurdu sanırım takımda.
Aklıma şöyle bir espri geldi; herhalde Türkiye "sol" konusunda geçmişinden gelen sıkıntılar nedeniyle lanetlendi . Bu yüzden ömrübillah burada sıkıntı çekecek . Ya da bu memlekette solla başlayan herşey "tu kaka" olduğu için kimse evladına belki de daha çocukken sol el , ayak veya beyin kullanmasına izin vermiyor , hatta bu genetik özellikler bile sanki özürmüş gibi algındığı bile olmuştur . Mesela sol elli çocukların okullarda ki durumları , evden sağ ayakla çıkma , sağ arafından yatmak ( gerçi bu doğru , sola yatmak kalbe zarar verdiği için uzmanlar sağa yatın diyorlar , herneyse konumuzla alakası yok ama ...) vs .İşin politik görüş tarafına hiç girmeyelim (!) Onlar zaten "anarşist (Anarşit,anar-shit ) tiler (!) yıllarca bu ülkenin halkının dilinde . BJK Çarşı gurubunun bugün "A" harfini anarşi sembolü "A"ile yazması bile bu ülke için başlı başına bir olay aslında . Tabi yazanların ve mensupların kaçta kaçı bu durumun bilinçli farkında orasından çook ciddi şüphelerim var .
Sanırım bu nedenlerle biz de sol kanatlarımıza ancak sağ ayaktan devşirme Ümit Özat ya da İbrahim Üzülmez gibi oyuncular bulabiliyoruz . Hatta bu duruma şükretmek bile gerekebilir . İyi ki böyle iyi niyetli ve çalışkan iki oyuncumuz var , kaliteleri tartışılır ama , profosyonellikleri, çalışkanlıkları ve mütavazi duruşları asla. Her ikisinide müsadenize bu vesile ile TÜRK FUTBOLUNUN ANARŞİT'leri demek istiyorum . İyi ki onlar varmış . Yoksa milyonlarca dolar sayelerinde "sol özürlü" ülkemiz futbolu için "sol ayaklı" yabancılara heba edilecekti . Hatta Türkiye de en çok paranın sol ayaklılara ödendiğini de sanıyorum . Meraklısı araştırsa iyi olurdu doğrusu .Sanırım olması gereken, düşünceyi de, ayağı da, kafayı da sol yanlarıyla özgür bırakmak , ama görünen o ki bu tabu daha çok uzun yıllar sürecek !
Olaya birde bu taraftan bakalım istedim .


Oyuncular Hakkında Bilgiler

Ümit Özat: 30 Ekim 1976 tarihinde Ankara'da doğdu. Şu anda Fenerbahçe Spor Kulübü'de oynamaktadır. ( 2001 den beri - Since 2001 )
Oynadığı Kulüpler : Keçiörengücü - Gençlerbirliği - Bursaspor - Fenerbahçe
Diğer : 39 defa A, 7 defa Ümit, 5 defa da Olimpik milli olmuştur. 1 defa A milli takım kaptanlığı yapmıştır. A milli ve Olimpik milli takımda 1’er gol kaydetmiştir. 18 Mart 2003 tarihinde FB takım kaptanlığına getirildi.

Bayanlar , baylar ayağa kalkın ve şapka çıkarın işte , Ümit ÖZAT !
Performansı : ( milli maçlar hariç ) 2001'den buyana Fenerbahçe Forması giyerken yıllara göre oynadığı maç sayıları : 2001-02 : 45 / 2002-03 : 48 / 2003-04: 44 / 2004-05: 52 / 2005-06 : 55 ,2006-07 (şu ana kadar ) : 9 TOPLAM : ( 5 sezonda) 253 MAÇ
BAŞARILARI:
- 2002 Dünya Kupası'nda Dünya Üçüncülüğü- 2002 Dünya Kupası'nda Dünya Üçüncülüğü'nden dolayı Devlet Üstün Hizmet Madalyası kazandı.- 2003-2004, 2004-2005 Türkiye Ligi Şampiyonluğu.
------------------------------------------------
İbrahim Üzülmez : 1974 yılında Kocaeli'de doğdu, ortaokul mezunu . Şu anda Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nde oynamaktadır. (1999'dan beri -Since 1999 )
Oynadığı kulüpler : Gönenspor- Karabükspor - Amasya (kiralık) Gaziantepspor - Beşiktaş
Diğer : 2002/2003 sezonunda Milli Takım’a seçildi. 21 kez ulusal formayı giydi . Şu anda BJK takım kapatanıdır .

İNCİLERİ : " Orta yapabilseydim Barcelona /Real Madrid'de oynardım "

Bayanlar , baylar ayağa kalkın ve şapka çıkarın işte İbrahim ÜZÜLMEZ !
Performansı : Son 4 sezon ve bu yıl itibari ile resmi maç sayıları : 1999-00 : 32 (lig)/ 2000-01 : 33 (lig) / 2001-02 : 33(lig) / 2002-03 : 36 / 2003-04: 43 / 2004-05 :29 / 2005-06 : 38 / 2006-07 : 2 TOPLAM (4 sezonda ) : 246 MAÇ
Yazan : Şeref Solmazer

Çetele ( Meraklısına , bir bardak soğuk su ile )

1.hafta
- M.Aurelio , Kayseri Erciyesli Lazarov'la ceza sahası içinde mücadele de hakem devam diyor . Penaltı , sarı ve ya yoruma köre kırmızı kart olabilir , skor 2-1 e gelebilir FB 9 kişi kalabilirdi . Fener 6-0 kazandı . (Bülent Demirlek)
2. Hafta
- GB-FB maçı : Semih'e ceza sahasında yapılan haraket kesin penaltı hakem devam dedi . Tuncay'ın korner atışında beline sarılıyorlar kesin ve net penaltı . ( Yunus Yıldırım )
- GS-KAY : Maç 0-0 M.H.Akagündüz 'e Mondragon'un hareketi penaltı kırmızı kart , hakem devanm dedi . İkinci yarıda Arda'nın düşürülüşü de penaltı hakem yine devam dedi . Maçı GS, 4-0 kazandı .(Selçuk Dereli)

Futbol diye bir oyun varmış


2003 yılının sonundaki hamle, 2006 yılının mayısında, saatler 20:45 artı 16 yı gösterdiğinde bitmiş oluyordu.
Bugün Avrupada çok sayıda takım var.. Takımlar arasındaki mesafe giderek daralıyor. O kadar ki geçen yıl UEFA kupası yarı finalinde Basel, Steau Bukreş gibi takımlar kendilerine yer bulabiliyorlar.. GBirliği çeyrek finale uzanabiliyor, Gsaray kupa kaldırıyor vs vs.
Neden?? Çok basit bir nedeni var. Futbolun bir takım oyunu olduğunun farkındalar. Doğru zamanı, doğru adamları yakalayıp takım kalitesini yükselttiklerinde gerisi kendiliğinden geliyor zaten.

Bu akılcılığın dünyada uğramadığı takımlar da var.. Fenerbahçe gibi.. Bugün arkasından "Oh be gitti", diyerek sevilmeyen misafir gibi gönderilen Daum dönemi birkaç yıl içerisinde herkes tarafından daha iyi irdelenecek.. Orası ayrı.. Ama depreşen kronik rahatsızlığı nedeni ile bir dönemi tasfiye eden Aziz Yıldırım ve ekibini kim nasıl değerlendirecek esas mesele bu.
Çarşamba günü, bir ekolün karşısına nostaljik formaları ile çıkan 11 i teknik taktik açıdan eleştirmek bir yana, ş ligi iddiasında olan bir yönetimin yapamadıklarının suratlara tokat gibi çarptığı oyunda önce tırnaklarını kanatırcasına yiyen başkanı sorumlu tutmak gerek herhalde.
2003-2004 savunma: Luciaono-Tomas
2006: 2007 savunma: Önder Can

Şimdi bunu birileri açıklamalı.. şu gidişatı, hele ki futbolda bu savunma göbeği denen yer çok da önemli bir hal almışken bu mevkideki durumun bu hale gelmesini nasıl açıklayacağız?? Mesele bu oyuncuların kötü ya da iyi oynamaları değil, kadro politikasındaki sistemsizliği göstermek.Anelka sorunu bile çözülememiştir. En iyi transfer Tümer' dir, transferdeki politikasızlık ortada.. Bu kadarını herhangi bir şekilde açıklamak mümkün değil.

Tuncaydan orta saha olur, her iki kanat olur, kaleci bile olur ama santrfor olmaz. Ayak içi ile topa vuramayan, topu istop edemeyen bir adamdan santrfor olmaz.

Anelkadan artık zaten hiçbirşey olmaz.. Tümer ile Alex bu düzeydeki bir maçta yan yana olmaz.. Eh bu kadar olmazın olduğu bir takımdan da birşey olmaz.

Futbol her yerde bir şekilde oynanıyor. Salzburg Valenciayı yeniyor, Levski Sofia Chievo yu 2- 0 yeniyor. Yani düşünüldüğü kadar zor değil bazı şeyler. Ne demişler futbol basit bir oyundur.

Ancak sarı lacivert diyarda futbolu basit oynamak da dünyanın en zor işi.. Bizim Alexe Anelkaya değil takım felsefesine ve takım kalitesine ihtiyacımız var.

Serhat Aydoğmuş
11 Agustos 2006

Pazar, Ağustos 13, 2006

Gençlerbirliği : 0 Fenerbahçe: 2

Genç Fenerliler Gençlerbirliğini kolay geçti
- Fenerbahçe klasik kadrosunun çok dışında bir 11 ile oynadı .Herkes GS gençlerine ve Gerets'e övgü yağdırırken akşam sahadaki Can, Semih ve Kerim'e dolayısıyla zaruriyetten bile olsa Ziko'ya dikkat etmeli.
- Fenerbahçe bu 11 ile çok sıkıntı çeker hatta bu maçı alması imkansız derken sahanın bence kalıbına göre en kötülerinden biri olan Tümer sahneye çıktı ve maçı FB aldı götürdü .
- Bu durum rakipleri için çok ciddi bir uyarı bence, ligin belkide bu sene en sükse yapacak 5. takımı olarak ima edilen GB karşısında dün akşam alınan bu galibiyet bu ligin geleceği hakkında ciddi ipuçları verdi bana göre . FB bukadar kötü oynayıp kazanıyorsa sonraki günlerde diğerlerinin vay haline.
- Bir ara sahaya baktım Mehmet Areolio dışında topa basıp kapacak oyuncu nerdeyse sıfırdı FB'de . Yozgatlı, Tümer, Alex, Tuncay , Semih ... Sonlardaki Boral ve Selçuk girişleri umut vericiydi.
- Kerim'den bir sağ bek yaratabilecek mi Zico bilmem ama , Zico'da takdir edilecek şey daha ki önceki yazımda da belirttiğim gibi, bence adamın gözünden anlıyor , oda sanırım kariyerli bir teknik direktör olmasa da boşuna "Beyaz Pele " olamadığını kanıtlayacak cinsten . Serkan'dan Hanefi'den adam olmayacağını anladı , Kerim'in kumaşında bir umut besliyor , bu çok hoş , aynı şey Can - Sevet olayında da bana göre pozitif.
- Can rahmetli "Mehmetçik Basri " fotoğrafını anımsattı bize ( Kiev'de başına atılan 7 dikişe rağmen, başına sardığı bandanayla sahadaydı dün gece) umarım alt yapısı algıladığımız kadar sağlam ve geleceği de Basri kadar sağlam ve etkili olur.
-Sonuç olarak bu takımın belkide ileride klasikleşecek 11'inden 6 oyuncu eksikti kadroda ve FB rahat , beklemediği kadar rahat kazandı . Fenerbahçe'nin nekadar etkili bir " domestik -iç-" takım olduğunu gördük.
- Dün gece dahada dilenciler için goller dışında birşeyden sözetmek çok zor. Tümer ve Alex ancak Türkiye'de oynarlar . Bukadar top kaybı yapılır mı yahuu birader?
- GB 'ne gelince ; göbekteki Risp ve Traoure ve sonradan oyuna giren Fransız Nicoise yi beğendim . Özellikle Mehmet Çakır - kesin 3 takımdan birine transfer olacak göreceğiz- ve Gana'lı Draman beni hayal kırıklığına uğrattı.
Şeref Solmazer
GENÇLERBİRLİĞİ: 0 - FENERBAHÇE: 2
Stat: 19 Mayıs
Hakemler: Yunus Yıldırım x, Erhan Sönmez xx, Nihat Mızrak xx
Gençlerbirliği: Gökhan x, Erkan x, Risp xx, Traore xx, Eren x, Mehmet Çakır x, Mehmet Nas x (Dk. 57 Kerem x), Ayman x, Haminu x (Dk. 59 Erhan x), Okan x (Dk. 46 Nicoise xx), Isaac xx
Fenerbahçe: Rüştü xxx (Dk. 61 Volkan xx), Ümit xxx, Önder xxx, Canxxx, Kerim xx, Aurelio xxx, Mehmet Yozgatlı xxx, Tümer xxx (Dk. 90 Selçuk ?), Alex xxx, Tuncay xx, Semih xx (Dk. 73 Uğur x)Goller: Dk. 35 Tuncay, Dk. 40 Alex (Fenerbahçe)
Verilmeyen Penaltı 1- : Semih temelden şanssız çocuk , Kiev'de verilmeyen gol, dün gece verilmeyen penaltı , yıllardır beklenen forma ...

Perşembe, Ağustos 10, 2006

Dinomo Kiev : 3 Fenerbahçe : 1

Maç: Şampiyonlar Ligi Ön Eleme
Dinomo Kiev : 3 Fenerbahçe : 1
Stat: Valery Lobanovski
Hakemler: Darko Ceferin, Andrej Kokolj, Milan Kogej (Slovenya)
Dinamo Kiev: Shovkovskiy xxx, Rebrov xxx (Dk. 62 Milevsky xx), Sabliç xxx, Correa xxx, Rincon xxxx, Shatskikh xxx, Gusiev xxx (Dk. 78 Belkevich x), El Kaddori xxx, Yussuf xxx, Rodrigo xx, Markoviç xx
Fenerbahçe: Rüştü x, Serkan x, Can xx (Dk. 80 Servet x), Önder x, Ümit xx, Appiah x, Aurelio xx, Alex x, Tümer x (Dk. 72 uğur xx), Tuncay x, Anelka x (dk. 72 Semih x)
Goller: Dk. 1 ve 67 Rincon, Dk. 83 Yussuf (Dinamo Kiev), Dk. 48 Aurelio (Fenerbahçe)
Sarı Kartlar: Dk. 35 Appiah, Dk. 44 Ümit (Fenerbahçe), Dk. 85 Sabliç (Dinamo Kiev)
Kırmızı Kart: Dk. 75 Serkan (Fenerbahçe)
İzlediğim ve aklımda kaldığında
- Aziz Yıldırım esas teknik direktör , Zico onun yardımcısı ,
- Anelka konusunda bir futbolsever olarak çok üzgün olsamda , adam tam bir parazit .
- Can - Önder düzeyi yükselen maçlarda çok yetersiz . Can hepimizin umudu ama , henüz erken , Lugana Luciano olacak burası kesin .
- Tümer - Alex olayıda Can - Önder olayı gibi , böyle maçlar için olacak iş değil .
- Transfer yapılmaması ve insanları ve gündemin Campell, Carlos , Crespo ile sunni dolduruşunun açısını Fener çok acı bir şekilde çekecek bu sene , dün gece hem takım hem ülke futbolu için önemli bir kayıptı .
- Fener bu turu geçemez , GS son dakika golüyle geçti ama.
- Rüştü , herkese ve herşeye rağmen benim için bu takımdaki en büyük kahraman .
- Zico topçudan anlıyor , bence oyuncu değişikliklerini doğru yaptı .
- Zico nun gençleri bana göre bu sene , Can ve Kerim olacak , Murat Hacıoğluda takımda kalacak sanırım . Hanefi, Gürhan, Olcan a şans yok gibi ...
- Stada adını veren büyük hocayı saygıyla analım , dün gece bence ruhuyla takımına destek olur gibi hissettim bir an göklerden ...
- Keyifli bir maç değildi , iyi bir futbolda olmadı . Fenerbahçeyi kaygısız izlemek keyifliydi ama ..
GS'a dair
- GS 'ın Avrupa macerası şaşalı başladı devamını getirmelerini umut ederim.
- Rakibi futboluyla değil adıyla korkutmanın avantajı vardı dün gece ki bu nasıl önemli birşeydir.
- Arda attığı 2 şık golle büyük bir yıldız gibi parlıyordu .
- Geçen devre arsındaki sözleri aklıma geldi , Fabregas'la defalarca oynadım , ama o şu anda Arsenal'de banko oynarken biz sürünüyoruz ... Şimdi sıra onda ...
- Şampiyonlar liginde başarılı olmalarını umarım .
Şeref Solmazer

Çarşamba, Ağustos 09, 2006

Başlangıç

Başlangıç ?

Futbolda başlangıçlar bazen yanıltıcı olabililiyor. Sezona 6 golle başlayıp sonra başarılı olunacağının bir garantisi yok.
Fener sezona Marco dahil 3 yabancı ile başladı bu bile yanıltıcı değil mi?
Rakip takıma sağdan soldan yüklenildi, soldan Ümit sağdan Serkan’ın getirdiği 2 top gol oldu . Tam ikinci yarı uyuyacağımızı düşünürken Apiah atıldı ( Güya ırkçı saldırıya uğramış ki yalan).
İkinci yarıda Fener beklemeye başladı daha doğrusu savunma idmanı yaptı, baktı rakip takımın hali yok. Arka arkaya 4 gol daha atıverdi . Goller güzel olunca anlata anlata bitiremiyor insanoğlu. Tümer Alex’e attırırken arkasından gelen topu nasıl istop etti işte bu işin anahtarı Tümer kendi atarken kendi dahil 4 kişiyi geçiverdi bu da bir anahtar, düşmemek kabiliyet isterdi ya da ahlak.
Alex Murat’a attırırken topu verip boşa kaçmanın futbolda en önemli ve basit anahtar olduğunu hatırlattı . Ümit bugünkü 2. isabetli sağ dış ortasına yapılan istop sağ ayakla kontrol ve soldan yuvarlama futbolun iyi oyuncularla oynadığının en güzel kanıtı . Burada anahtar yok.

Buradan anladık ki sezonun muhtemelen en güzel golünü hiçbir gazeteci anlAmadı anlatamadı çünkü hepsi maçın sonunda yazılarını hazırlamakla meşguldu.

Birkaç örnek vereyim
“ Alex sağ ayağıyla düzeltti köşeye vurdu 6-0”
“ ve Alex’in plasesiyle maçın sonucu ilan edildi”

Kalecinin çok kötü olduğunu ve rakibin bittiğini kabul ediyorum ama yinede jeneriklik bir gol oldu.

Çarşamba Fener’in daha iyi bir takıma karşı nasıl savunma yapacağını göreceğiz ve takımdan daha emin olacağız.

Aklıma Daum’un geçen sezonki Manu kadrosu ve taktiği geliyor, umarım illa gol atacaz diye ortalıkta koşup duran adamlar karşımıza gelmez. Gelirse bu sefer bize 6 olur anlamayız bile ...

Semih’te ne yapsın ? Futbolda topsuz oyun çok gözden kaçan bir olay hele bir forvet için maalesef .
BYF


Maç : Super Lig 1. Hafta
Fenerbahçe : 6 Kayseri Erciyes : 0
Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
Hakemler: Bülent Demirlek, Mustafa Emre Eyisoy, Adil Sinem
Fenerbahçe: Rüştü xx, Serkan xxx, Can xxx, Önder xxx, Ümit xxx, Appiah xx, Aurelio xxx, Alex xxxx, Tümer xxx (Dk. 78 Murat xx), Tuncayxxx (Dk. 78 Uğur xx), Semih xx (Dk. 60 Mehmet xxx)
Kayseri Erciyesspor: Fadhel x, İlhan x, Gökhan x, Bouazizi x, İlkem x, Güven x, Emre x, Timuçin x (Dk. 87 Ömer Közen ?), Lazarov x (Dk. 61 Mehmet Eren x), Cenk x (Dk. 78 Zafer x), Daloviç x

Goller: Dk. 14 Tuncay, Dk. 27, 72 ve 85 Alex, Dk. 74 Tümer, Dk. 82 Murat (Fenerbahçe)
Kırmızı kart: Dk. 31 Appiah (Fenerbahçe) Sarı kartlar: Dk. 80 Rüştü (Fenerbahçe), Dk. 89 Emre (Kayseri Erciyesspor)

Futbol Tirübünlerinde bir Kızılderili - "Ortak Bağımsız Menekşeler / Collettivo Autonomo Viola"










Avrupa'dan futbol izlerken , İtalya'da zaman gözüme ilişirdi yanda fotoğrafı bulunan kızılderili siluetinin görüntüsü , kızılderililere özel ilgisi ve alakası olan benim için bu hep merak uyandırmış sebebi ve anlamını merak etmemi sağlamıştır . Bugün bunu çözmüş bulunuyorum . Ekli link de adresini vereceğim güzel sayfada hem de Türkçe bu konu ilgili arkadaşımız tarafından son derece detaylı bir şekilde açıklanıyor , bize kalanda bunu size pas atmak ...

Ekli yazının linki : http://www.ortakafagol.com/makalegoster.asp?ID_No=383
( Referans ve meraklısı için önerilen ana sayfa : http://www.ortakafagol.com )

Grubun internet sayfası : http://www.collettivo.it/

Şeref Solmazer

Türk futbolundaki fareler , kemirgenler vs - 1 -


Kenan Onuk'u rahmetle ve saygıyla anıyoruz , programını bu hale getirenleri de KINIYORUZ !


90 Dk. ya da Edi ile Büdü Şov
7-8 yıl önce spor yorumculuğuna farklı bir tad ve stil getiren 90 Dakika programı son 2 yıldır sıradanlaşmıştı. Ve sonunda dün gece ( 7/8/2006 ) kendi misyonunu bitirdiğini tam anlamıyla belgeledi...

Dün gece ki 90 dakikadan notlar;
* Sunucusu ; Bir sunucu bu kadar mı silik bu kadar mı bilgisiz ve zavallı olur.
* Sunucunun iki yanında oturan Edi ve Büdü, Bir programın sunucusuna karşı bu kadar mı terbiyesiz bu kadar mı saygısız olunur. Fuat bir cümlesini bitiremedi.. eee FB diye başladı Edi sazı aldı , " GS hakkında..." demeye çalışırken Büdü lafa girdi. Bu kadar ayıp görmemiştim..
* Edi ile Büdü h.sonu ve p.tesi program çekilene kadar tüm basını okuyorlar dinliyorlar ve bence kafa kafaya verip programın ilginçliğini saptıyorlar.. Ne söylenmemiş ne hinlik yaparızı buluyorlar ve artık hiç fikir ayrılığına düşmeden beraberce kozayı örüyorlar.
* Hiç bir stad dolmamış nedeni de hiç bir takım seyirciye yönelik transfer yapmamış !
** Seyirciye yönelik transfer ne demek ? Oyun sitemine uymayan büyük isim, büyük yıldız, büyük dansöz almak demek. Bu doğrudur yanlıştır ayrı konu ama bu ikisinin şimdiye kadar böyle bir tarz benimsediğini gördünüz mü? Hele hele Pişekar H. beyin..
** Stadlar dolmamışmış... FB stadının yarısı boşmuş , V.Manisa - Bjk maçı öncesi ; Sanlı diyor ki : Bu stad 14 000 kiilik keşke daha büyük olsada bakın kapıda en az buradaki kadar
taraftar dışarda bekliyor. FB maçı , giden arkadaşlar daha iyi tarifler ama TV'den görüldüğü kadarıyla, boşluk vardı ama yarı yarıya değil el insaf !
* Kavuklu bey FB maçı günü Bağdat caddesinden Göztepeye doğru gidiyormuş. Saat 3 sularında, koca caddede 1 tane FB formalı görmüş. Nasıl atıyorsun nasıl yalan söylüyorsun ? Şu anda saat 10.00 ve iddiaya girerim 1 den fazla formalı vardır caddede. (kaldı ki bu ölçü müdür)
* Geçmiş yıllarda ŞL ' ne katılanı diğerlerinin desteklememesi ona karşı rakibi tutma konusuna da çok kızmış ulemalar. Hatta konu öyle bir yere geldi ki GS bu yüzden ŞL. katılamamış FB, GS lılar FB'ye karşı PSV'yi tuttukları için ŞL. den elenmiş. Burada bir garip taraftarın GS'a karşı Juve'yi, FB'ye karşı Lyon'u tutması FB'nin tüm oyununu altüst etmiş. GS'li Murat FB yi destekleseymiş FB puan alacakmış şimdi iki ön eleme oynamayacakmış! GS'da doğrudan katılacakmış... Hey tanrım ne maneviyat varmış biz de ! FB - GS başarısız olsun diye tüm dünya futboluna yön vermişiz oturduğumuz yerden..


( Not ; keşke bir gizli kamera olsaydı da FB Lyon dan gol yedikçe "keh keh" güldüklerini görüntüleseydik... )

* GS'nin yenememesinde ne yaptı, ne etti, gençleri akladı pakladı... NE gençlermiş bunlar? Anlayan varsa... (Gençler falan bahane, Gerts' i taktı kafaya gönderene kadar gençler diyecek.)
* Çok bilmiş Edi penaltı kaçıranlara taktı... Yahu el insaf, bu Necati GS'nin 2 yıldır falan penaltılarını atmıyor mu? Hatta oynarsa milli takımın penaltılarını şimdi niye atmasın ? Sonra tüm medya skor yazarıdır kendi değil .

Velhasıl futbol ve spor dışında kendi aralarında konuştular, geyiklerini, kuzu çevirmelerini yaptılar... Garibim sunucuda dinledi... Önündeki kağıtları falan derledi topladı (o kağıtlarda ne varsa artık.) . Tek atladığı bir konu vardı , Süreyya Ayhan a ve eşi-hocasına giydiremed . bu kadar kusur direklerarasında bile olur...


"90 Dk. ya da Edi ile Büdü Şov" isimli yazıyı İlker Erakıncı yazmıştır .

Perşembe, Ağustos 03, 2006

Futbolun renkli yüzleri - Arjantin futbolunda bir El Turco " Nurhay Nakis"

Nurhay Nakis ismini 2-3 geçe önce NTV Sporda ki bir röportajla öğrendim . Gerçekten ilginç bir geçmiş ve kişilik . GS transfer ettiği Carrusca 'nın iyi ve başarılı bir futbolcu olduğunu söyledi . Delgado'yu da çocukken izlediğini ... Kayserispor teknik direktörü Ertuğrul'u beğendiğini , Larrisa maçını izlediğini vs. Gerçi öğreniyorum ki sonradan araştırırken , Ertuğrul ve yardımcısı Mutlu Arjantin'e gittiklerinde bulmuşlar babayı .
Şimdi tanımayanlarınız kim bu adam diye soracaktır .
Nurhay Nakis 1955 Sivas , Şarkışla doğumlu Ermeni asıllı bir Türk . 1971 Yılında belliki bu ülke şartlarının etkisi yada macera umuduyla Barcelona'dan atladığı bir gemi ile 27 gün sonra Arjantin'e göçüyor . İstanbula gelen Arjantinlilerle oraya gitmeden dostluklar kurduğunu söylüyor . İndipentiente - BJK ile maç yapmış burada . Nakis'de sıkı bir BJ^k'liymiş . Herneyse bu ülkede bir şekilde futbol camiasının içine giriyor . Anladığım kadarıyla kendisi orada kuyumculukta yapıyor ( benimde türkiyede çok sayıda ermeni asıllı arkadaşım var ve hepsi de bir köşesinden bu işle alakalı ) . Son 31 yıldır Arjantin Futbol Federasyonunda görev alıyor . Son olarak Arjantin 2.Ligi takımlar sorumlusu diye geçiyor görevi . Aynı zamanda Dünya Kupasında Almanyada Atrjantin kafilesinde resmi yönetici .
Tüm bunlar çok ilginç tabii , Arjantin gibi üst düzey bir futbol ülkesinde yönetimde bir Türk vatandaşı yıllardır var ve onu ancak gazeteciler Almanya'da tespit edebiliyorlar . Türkiye futbol camiasından yalnızca Cavcav'ın tanıdığını ve görüştüklerini söylüyor . Saviola ve Ayala'nın isimlerini vererek " çok iyi çocuklardır " diyecek kadar işin tabii ki içinde . "Pele'yi de izlemiştim ama Maradona bambaşka ve de çok iyi bir insan , çocukluğundan bildiğim için , hep neyse odur." da diyor .
Ayrıca kendisi vasıtasıyla Arjantinli futbolcuların Tuncelili yardıma muhtaç çocuklar için 10 bin Avro para toplayıp bunu Almanya konsolosluğuna verdikleri basında yer almıştır .
Türkiye'den başlayan bir ömür dünyanın öbür ucunda dev bir futbol ülkesinde hem de futbolun yönetiminde önemli bir kademeye kadar çıkıyor ...
Hey futbol sen tuhaf bir sporsun ...


Şeref Solmazer

Çarşamba, Ağustos 02, 2006

Ne Anladık?

Ne Anladık ?
Bu Rakipten dolayı bir şey anlamadık.
Anladığımız Daum ‘un ilk senesi gibi Aurelio defansın önünde olacak tandemin arasında ilk hamleyi yapacak. Top yerdeyse sorun yok ama havadan gelen toplarda Selçuk orada daha iyi duruyor/ duruyordu.
Kanatlar daha az yardımlı, kademeli , rakip oyunda düşünce Ümit 2. yarıyı rakip sahada geçirdi.
Serkan maçın başında tırmaladı ama gene çorbaya nane olamadı.
Gözler gençlere takıldı kimler genç demek abes aslında tecrübesize demek lazım Serkan ve Tuncay Can’dan 2 yaş büyükler sadece.
Can yerden iyi karşılıyor bence havadan müdahale için daha çok çalışması lazım.
Kerim’i sağbek oynatmak bu çocuga yazık edecek orta saha ve hatta forvet olduğu her halinden belli. Pareirra’nın İlker’den sağbek yaptığı bir kolay olmayacak bu iş .
Olcan ‘ın topla fazla haşır neşir olması değerini azaltacak, tek pası öğrenene kadar bu takıma giremeyecek ya da pes edip küçük takımın büyük topçusu olacak Anadolu’da diyar diyar gezecek.
Herkes gibi Uğur’u beğendim dün akşam. Keskin dönüşler, güzel tek paslar, driplingler gösterdi.

Önce Erciyes sonra Dinamo maçlarında anlayacağız bakalım doğru anlamış mıyız?
BYF.
Stat: Torsvollur
Hakemler: Ceri Richards xxx, Edward King xxx, Darren Adie xxx (Galler)
B36 Torshavn - 0 : Mikkelsen x, Alex x, Joensen Niels x (Dk. 87 Jacobsen Runar ?), Thorleifsson x (Dk. 61 Ellingsgaard x), Thomassen x, Benjaminsen x, Gunnarsson x, Midjord x, Matras xx, Sylla x (Dk. 75 Joensen Bardur x), Jacobsen x
Fenerbahçe - 5 : Rüştü xx, Serkan xxx (Dk. 70 Kerim x), Can xxxx, Önderxx, Ümit xxx, Mehmet xxx, Aurelio xx, Alex xxx (Dk. 81 Olcan x), Uğur xxx, Tuncay xxx (Dk. 65 Murat xxx), Semih xxx
Goller: Dk. 44 Tuncay, Dk. 49 Mehmet, Dk. 79 Can, Dk. 82 Semih ve Dk.90 Murat (Fenerbahçe)
Sarı Kart: Dk. 6 Thomassen (B36 Torshavn)