Cuma, Temmuz 20, 2007

Bir Blog'un ve dönemin sonu

Futbol Dilencileri 2007'yi bu yazı ile tamamlıyorum ...

Bundan sonra yeni sezon için " FutbolDilencileri2008" i devreye alacağım ve transferlerden yeni sezona görüş ve tartışmaları orada değerlendireceğiz .


Sezon sona ererken Copa Amerika ve FİFA U-20 gibi önemli turnuvalar oynandı dünyada . Meraklısı yine futbolsuz kalmadı .


U-20 yi izleme şansım olmadı ama Copa Amerika'yı takip edebilme imkanı buldum . Öncelikle Latinler golü düşünüyor ve golle zevkli hale kılmaya halen devam ediyorlar ...


Copa America- Venezuella'dan aklımda kalanlar

Brezilya yebni kadrosuyla gruplarda gerçekten kötü futbol oynuyordu, yıldıza dayalı oyundan çok mücadeleci bir futbol anlayışıyla oynadılar , fiyasko maçlar çıkardılar , ta ki finale kadar . Finale gelene kadar güle oynaya oynayan ve gol üstüne gol yağdıran Arjantin'i kilitleyip budukları kontra ve akıllı gollerle 3-0 gibi net skorla bitirerek turnuva takımı olduklarını kanıtladılar. Çok göze batan oyuncu yoktu , herkes iyi mücadele ediyordu . Dunga bu turnuvada cıraklıktan kalfalığa yükseldi . Robinho gol olarak takımı sırtladı . Bir önceki u19 un yıldızı Porto'lu Andersson bence brezilya adına hayal kırılığıydı ilk maçlarda şans buldu ama hiç etkisizdi sonrada oynatmadı onu Dunga . Arjantin'e gelince banko favori bir maça çıkmanın ve kendilerine olan aşırı güven'in sonucu maça birtürlü konsantre olamayınca ve de güdük ( Teves, Messi, Riquelme ) forvetleriyle ileride iş yapamadılar . Hoca'nın Crespo'nun sakatlığından sonra G.Milito'yu kullanmaması anlaşılmazdı .


Uruguay ve Lugano gerçeği : FB'li Lugano gerçekten turnuvada Uruguay'ın kader adamı oldu . Yarı finalde son penaltıyı kaçırlamsı 3.lük maçında da yaptırdığı saçma penaltı ve gördüğü kırmızı kartla Uruguay'ın kaderini ellerinde eritti hırslı(!) kaptanları . Bu adam FB'yi de çok yakacak bu sene bu davranışlarıyla .


Hugo Sanchez Ustaya Selam Olsun : Gold Cup gibi Kuzey Amerikanın en önemli turnuvasını oynadıktan 3 gün sonra ki orada 2 oldular , katıldıkları bu önemli turnuvada da çok başarılı oynayarak 3. olmayı başardılar , oynadıkları dinamik ve gole gitmede ki başarılı ve etkili oyunlarıyla Meksika gelecekte dünay futbolunda gündem yaratacak bir işaret veriyor . Yıldızları Castillo bazen biraz saçmalayıp topa yapışsa da ileride Olympiakos'da kalacak mi bilmem .


Bir Çocuk : Bolivyalı Campos : Bolivya'nın gruptan elendiği maçta solkanatta 19 yaşındaki bu çocuk inanılmaz çalıştı ve de güzel bir gol attı , bakıldığında ülkesinde bir takımda oynadığı görülüyor , Bizim takımlar bu adamları görmüyor mu anlamıyorum . Ben Tuncay Şanlı gibi bir adam gördüm sahada ...


Paraguay hep hayal : Santa Cruz ve arkadaşları yine beni hayal kırıklığına uğrattılar . En az yarı final bekliyordum . Peru'nında kadrosundaki PSV'li Farfan hayal kırıklıklarından biriydi ama Kaptan Pizzaro elinden geleni yaptı . Bu adam enteresan gerçekten , zaten bunu Morinho'nun onu almasından anlıyoruz .



100. Yılında Bir İlk , Fenerbahçe Karnavalı : Bu arada dün akşam Bağdat Caddesinde Fenerbahçe'nin sembolük kuruluş günü etkilikleri vardı , Bir sokak karnavalı olarak tertiplenmiş ve bir ilk olması açısından bazı eksiklikleri olsada Türkiye'de bir ilke imza atam klubü kutluyoruz . Sadece Bağdat caddesi ile Fenerbahçe'yi sınırlamanın da doğru olmadığını da söylenmek lazım , birde sambacı kızları geçirirken klasik turk musikisi çalmak ya da klasik müzik çalmak nasıl bir anlayıştır anlamadım , müzik çok yeterszdi , muhteşem görselliğin yanında çok zayıf kaldı gelecek yıllarda daha görkemlileri dileğiyle TAKIMIMIZIN 100. YILINI KUTLUYORUZ.


Evet dostlar bu sezon ve bu blog burada biter ve ben çeker giderim ...


Yeni blog'da görüşmek üzeri hoşçakalın .


Şeref Solmazer

Salı, Haziran 12, 2007

2006-2007 Sezonu: Dünya Futbolunda İtalya gerçeği – 2

İlkyazımızda İtalya'nın krizlerle dolu bir yıldan Dünya Şampiyonu olarak çıkmasını ve ardındaki gerçekleri yazmıştık . Buradada Avrupa'nın ve dünyanın tartışmasız futboldaki en prestijli Turnuvası Şampiyonlar Ligi'ni bir başka çok zor şartlardan gelip kazanan bir başka İtalyan MİLAN'ın başarısını ve diğer konuları irdeleyelim .

Milan sezona 14 Temmuzda çıkan : “ Milan’ın 2006 sezonu için 44 puanı silindi ve ligi 12. bitirmiş sayıldı. Milan ve diğer kulüpler Avrupa Kupalarına veda etmek durumunda kaldılar.” Haberleriyle sarsılarak başladı daha sonra temyiz yoluyla ceza hafifledi ve nihayi karar olarak "AC Milan’ın puan cezalarında da indirim yapıldı. AC Milan hakkında 2005-2006 sezonu itibarıyla, 44 yerine sadece 30 puanının silinmesi kararlaştırıldı. Böylece AC Milan’a Şampiyonlar Ligi ön eleme karşılaşmalarına katılma fırsatı tanınmış oldu. Kırmızı-siyahlılar hakkında önümüzdeki sezon itibarıyla verilen puan cezası da eksi 8’e düşürüldü. AC Milan’a ayrıca 100 bin Euro para cezasının yanı sıra bir maç saha kapatma cezası da verildi. "kararı aldı.

Sezon başında : Oddo , Fenerbahçe’nin de peşinde koştuğu R.Oliviera , genç Fransız yetenek Yoann Gourcuff , Fiorentina’dan Cristian Brocchi gibi pek sanasasyonel olmayan oyuncular transfer ederek başladı . Ligde umudu olmayan takım hedefini belli ki sessiz ve derinden Şampiyonlar ligi için belirlemişti ama bu da hüsrana dönüşmek üzeriydi , ön elemede Kızılyıldız’ı zar zor eledikten sonra gruba büyük bir hüsran ile başladılar ,geçen sezonun sendromu sürüyordu ,ilk iki maçında içeride Lille’e 2-0 deplasmanda AEK’ya 1-0 yenildiler ...Sonrasında 4 maçta 3 galibiyet ve bir beraberlikle gruptan çıkmayı başardırlar . Kaka müthiş bir performansla takımını taşıyordu.



Bu arada İtalya futbolu birkez daha sarsılıyordu , bu defa tribün şiddeti sokaklara taşıyor hatta ölüm getiriyordu . İtalya’da bırakın futbolu tüm spor müsabakaları ikinci bir emre kadar duruduruluyordu .



3 Şubat 2007 basına yansıyan haberlerden başlıklarla : İtalya'da Catania ile Palermo arasında oynanan ve Palermo'nun 2-1'lik galibiyetiyle sona eren derbi maç son yılların en büyük futbol terörüne sahne oldu. Maç sırasında başlayan olaylar, stat dışına taştı. Olayları yatıştırmak isteyen polis memurlarından biri hayatını kaybederken 100'den fazla kişi de yaralandı. Acilen toplanan İtalya Futbol Federasyonu haftasonu oyanancak tüm karşılaşmaların ve çarşamba günü İtalya Milli Takımı’nın Romanya ile yapacağı özel maçın iptal edildiğini açıkladı. İtalya Futbol Federasyonu Başkanı Luca Pancerelli, son zamanlarda artan şiddet olaylarına daha fazla seyirci kalamayacaklarını belirterek, ligileri durdurma süresinin daha da uzayabileceğini ifade etti

İtalya’da ülke ve futbol yöneticileri yine olaylara çok ciddi müdahaleler yaparak sert tedbirler ve cezalar verdiler . Ligler bir hafta aradan sonra başladı . Catanian tüm maçlarını seyircisiz oynama cezası alırken , stadları uygun olmayan takımlarında maçlarına seyirci alınmayacağı açıklandı. Ayrıca İtalyan Hükümeti ek önlemler paketindeki belli başlı yenilikleri şu sekiz başlık altında topladı:
1- Normlara uymayan statlarda maçlar seyircisiz oynanacak:
2- Şiddet olaylarına karışanların gözaltı süresi arttırıldı
3- Spor müsabakalarına katılma yasağı 18 yaşından küçüklere de uygulanacak
4- Yasaklı taraftarlara toplum yararına çalışma zorun
5- Taraftarların deplasman maçlarına organize veya toplu biçimde gitmeleri engellenecek
6- Kulüpler ile taraftar dernekleri arasında organik bağlar olmayacak
7- Şiddeti özendiren radyo yayınlarının veya pankartların yasaklanması
8- Statlar uzun vadede özelleştirilecek


Ülke futbolunda damga vuran bu tatsız olay ülkeyi birkez daha sarstı . Bu arada Milan şampiyonlar ligi ikinci turunda 7 Şubat’ta ilkmaçta 0-0 berabere kaldığı Celtic’i zar zor 1-0 ‘la geçip bir üst tura çıkıyordu . Ligde İnter neredeyse Şampiyon olmuştu bile ...

Çeyrek Final de rakip Bayern Munih’di ilk maç İtalya’da 2-2 bitince herkes yarı finale Münih çıktı diye düşünmeye başlamıştı . Oysaki şimdi bir İtalyan klasiğine daha hazırlanmalıydı futbol dünyası ama herhalde Milan’lılar hariç kimse buna şans vermiyordu . Ama onlar Dünya Şampiyonluğunda olduğu gibi yine inatçı ve inançlı hırslı yapılarını ve klasiklerini sahaya yansıtmak için sihirli bir değnek değmiş gibi değişmişlerdi . Rövanşı 2-0 alan Milan son dört içinde Şampiyonlar ligi kare asında yerini almıştı . Rakipler sansasyonel Premier League ekipleri Manchester United, Chelsea ( ki ligde de kıyasıya kapışıyorlar ve Şampiyonlar ligi şampiyonunun da bunlardan biri olacağına inanılıyordu %90 ihtimal ile , diğer 2 takım belki birer tatlı sürpriz rüyasıydılar ) ve Liverpool oluyordu .



Milan yarı finalde belkide bu sezonun en formda takımı Manchester Unided’in karşısına çıktı deplasmada ilk maçında , Kaka’nın golleriyle herkesi şakına çevirerek 2-1 önde geçtiği maçı yağmurla beraber şahlanan Rooney’i dururamayarak 3-2 kaybetti son dakikalarda ...Tamam işte kader ağlarını örmüş ilerliyordu , havaya giren İngilizler turu Milano’da geçecekleri havasına kapılmışlardı .( Bir önceki turda Roma’ya 7 golde atmışlardı bu arada ) Ancak unuttukları birşey vardı . İtalyan futbolunun belkide tipik 3 sembol ismi henüz pes etmemişlerdi ve inançları ve inatları onların en büyük gücüydü . Bu ismler defansta artık bir tarih olan büyük ve tecrübeli kaptan Paulo Maldini , orta sahada Gatttuso ve tilki forvet “Pippo” İnzaghi ... Tabi ki belkide dünyanın en iyi 3 futbolcusundan biri KAKA’yı da unutuyorlardı . Nihayetinde rövanş maçı bu senenin rüyasını bitiriyordu Milan evinde Manu’yu 3-0 ile dağıtarak finale çıkıyordu. Beklenmeyen olmuş diğer yandan da Liverpool Chelsea’yı dize getirmiş iki yıl aradan sonra İstanbul’un rövanşı yine bir Akdeniz ülkesinde güneydoğu Avrupa ‘da Atina’da oynanacaktı .
İtalyanlar birkez daha tarih yazıyordu ... İç çekişmede de herkes birşeyin kulbundan tutmuştu . İnter haftalar öncesinden lig şampiyonluğu garantiliyor , Roma İtalya kupasında İnter’i sürklase ederek ( ilk maç 6-2) kazanıyor , Juve gecikmeden birinci lige dönüyordu . Milan’da Avrupan’nın en büyüğü olmaya koşuyordu. Bu klasik bir Akdenizli özelliği olsa gerek bana göre . Sorunlar ve sıkıntılar bazen rahat ve sakin görünen huşu içindeki Akdenizliyi ve damarlarında akan kanı çılgına çevirebiliydu... İşte İtalyanlar çoşmuştu birkere ...




Krizlerin futbol ekonomisine de önemli etkileri vardı .
Bir şampiyonluk öyküsünü sonlandırmadan krizin İtalya futbolu açısından farklı önemli bir noktasına da değinmek gerekir . Gerek şike gerekse futbol terörü ile sarsılan takımların belkide en önemli kayıpları endüstriyel futbol açısından değerlendirildiğinde önemli boyutlarda prestij, pazarlama , dolayısıyla gelir yani para kaybıdır . İtalya bu konuda dünyadaki ilk üç lig arasında sayılabilir .
Bu konuda birkaç alıntı ve rakamlarla şunlar söylenebilir ( Basından ) Mayıs 2007
Deloitte
'nin yaptığı araştırmaya göre 2005 - 2006 sezonunda Avrupa futbol liglerinin toplam kazancı bir önceki sezon gözönüne alındığında yüzde 9 artarak 12.6 milyar euro'ya ulaştı... İtalyan Serie A ligi kulüpleri 1.4 milyar euro'da kalırken, Alman Bundesliga ekipleri 1.2 milyar euro kazandılar. Diğer sıraları 900 milyon euro ile İspanyol Primera Division ve Fransız Ligue 1 kulüpleri aldı. Avrupa futbol endüstrisinin önde gelen bu 5 ligi 6.7 milyar euro ile toplam gelirin yarısından fazlasını elde ettiler.

Türkiye’de Futbol’un ekonomisi üzerine önemli çalışmalar yapan Tuğrul Akşar’ın ekli yazısından alıntılarındada şunların altını çizebiliriz.

Tuğrul Akşar (10 ocak 2007 tarihli yazısında )
Serie-A yıllık 1.5 milyar dolarlık gelirle, Avrupa futbol pastasının yaklaşık yüzde 12’sini tekbaşına üretiyor. Skandala karışan Serie-A ekiplerinden Juventus, Milan, Lazio, Fieorentina, Udinese, Messina, Siena ile Serie B'den Arezzo, Cretone ve Avellino’nun gelirleri toplamı ise 2004-05 itibariyle 862,7 Milyon dolara ulaşıyor. Bu tutar ise toplam futbol gelirlerinin yüzde ellisekizini oluşturuyor... Örneğin Juventus’un Şampiyonlar Ligi son beş yıllık ortalama geliri 35 mio dolar civarında . Skandal sonrası Jubventus’un maç günü gelirlerinde yüzde 57,1’lik bir düşüş oldu...

Naklen yayın gelirlerindeki düşüş ise yüzde 37,1. Futbolcu satım gelirlerini dikkate almadığımızda toplam gelirlerde %40’lık bir düşüş yaşandığı görülüyor. Juventus’un borsa değeri 240 milyon dolardan 188 milyon dolara kadar düştü...Juventus’un Serie B’ye düşmesi ile yayın gelirlerinde yüzde 40’a varan azalma oldu ...

Yazarın son görüşleri
İtalya’da patlak veren skandalın İtalyan futboluna genel etkilerine baktığımızda;
I. Kulüp bazında olumsuz etkiler
1. Kulüplerin gelirlerinde önemli ölçüde parasal kayıpların yaşandığı;
2. Zedelenen itibar ve olumsuz etkilenen marka değerinin, sponsorları ve medya haklarını olumsuz etkilediği;
3. Önemli oranda yıldız oyuncularını satmak durumunda kaldıkları;
4. Kulüplerin rekabet güçlerinin önemli ölçüde zayıfladığı;
5. Borsada işlem gören kulüplerin borsa değerlerinde önemli düşüşler yaşandığı;
6. Ayrılan futbolcular yüzünden takımların piyasa değerlerinde ciddi düşüşlerin meydana geldiği;
II. Ülke Futbolu Bazında Olumsuz Etkiler,
1. Lokal ligde rekabet kalitesinin düştüğü,
2. Futbol pastasının küçüldüğü,
3. Ülke dışına giden oyuncular nedeniyle Serie-A’nın reytinginde bir düşüş yaşandığı,
Görülüyor.

Görüldüğü üzeri gerek ilk yazımızda değindiğimiz önemli olaylar gerek yıl içinde yaşanan terörün ülke futbolu üzerinde ayrıca nasıl olumsuz etkiler yarattığıda açıkça ortaya çıkmaktadır . Bunca kaosa rağmen önce Ulusal takım ardından da Milan şampiyonlar ligi finalinde 2005’in rövanşında Atina’da Liverpool’u 2-1 yenerek Şampiyon olmayı başarması İtalya Futbolundan çok ciddi dersler çıkarılacağını kanıtlamaktadır ve bu başarı hiç küçümsenemeyecek derecede önemlidir .



Sonuç olarak olayı bizim ülkemize adapte edip bir beyin jimnastiği yapacak olursak ve bu yıla ait bazı durumları hatırlayacak olursak , sezon başında FB- Everton maçında silahla yaralama , Vestel Manisalı oyuncuların hakeme saldırıları, Hrant Dink cinayeti sonrası ülkede yaşanan toplumsal çalkantı sonrasında tribünlerde görülen aşırı milliyetçi ırkçı nitelikte pankartlar tepkiler ve son olarakda GS-FB derbisinde yaşanan tribün olayları sayılabilir .



Tüm bu olaylardan sonra iki ülke arasında gerek siyasi , politik yaklaşım tutum ve uygulamalarda ki kararlı tutum , davranış ve alınan kararlar , ayrıca federasyonların olaylar karşısındaki tutumları kıyaslandığında , özellikle de yaptırımlar ve verilen cezalar anlamında , niye İTALYA’nın dünya şampiyonu ve Avrupa şampiyonu çıkardığını , bizim de neden daha bu başarıları ulaşma imkanımızın olamayacak kadar uzak olduğunu açıkça anlayabiliryoruz . Biz cezayı vermek için kurulu toplayamama bahanesiyle olayları örtbas etmeye çalışırken onlar daha aynı gece tüm spor müsabakalrını iptal edebiliyorlar ... Fark burda



İtalya Futbolu 2006 ve 2007 yıllarında öyle veya böyle tüm spor dünyası özelliklede futbol için büyük dersler barındırıyor içinde .



Anlayana...

Şeref Solmazer
12 Haziran 2007

2006-2007 Sezonu: Dünya Futbolunda İtalya gerçeği – 1

2006-2007 Sezonu üzerine : Dünya Futbolunda İtalya gerçeği – 1

Türiye ve Avrupa’da 2006-07 futbol mevsimi neredeyse sona erdi ( İspanya ‘da Real ve Barca son hafta maçlarına çıkıyorlar ) . Şampiyonlar belli oldu . Şöyle geriye dönüp sezona bakıldığında bu yazıyı yazma konusunda bana ilham veren şey İtalya futbolu oldu . 2006 ve 2007 ‘de Dünya Kupası ve Şampiyonlar ligine İtalya damgasını vurdu. Bu başarının asıl önem arzeden durumu İtalya futbolunun belki de tarihinin en çalkantılı ve sorunlu döneminde bu başarıları elde etmesidir . Bunun üzerinde durulmaya değer olduğunu düşünüyorum . Ayrıca böyle önemli problemlere karşın , bir ülkenin ve futbolunun nasıl şahlanabildiğini sorgulamak gerekir . Bu sorgulama ve değerlendirmenin özellikle bizim gibi henüz futbolun bir kültür olarak tam oturmadığı ve endüstri haline gelmediği – gelemediği- ülkerler için, içinden önemli dersler çıkarılacak sonuçlar veya desler vereceğini düşünüyorum.

2006 yazı Almanya’da yapılacak dünya kupası için futbol yazına dönüşmüştü. Sürdirek favori Brezilya’nın Avrupalı yıldızlarıyla kupayı alıp götüreceğine neredeyse kesin gözüyle baklılıyordu. Formda Arjantin’in en büyük rakip, yine Avrupa’da son kupalarda damgasını vurmuş Fransa’nın Avrupalı en büyük favori olacağı, ekolü ve evsahipliği ile Almanya’nın plase durumunda favori olması düşünülüyordu. İtalya herzaman ki futbol ekolü – katanaçyo- ve kültürü ile sonraki sıralarda geliyordu . Tüm bunların yanında İtalya turnuva öncesi ülkede patlak veren ve arlarında İtalya’nın en büyük ekiplerinden Juventus, Milan, Fiorentina, Lazio,Messina, Reggina, Siena, Legge ve Empoli ile Serie B’den Arezzo ‘un karıştığı ve savcılığın el koyup dava aşamasına getirdiği şike skandalıyla çalkalanıyordu . Herkes çıkacak sonuca odaklanmış ülkede dünya kupasını düşünen neredeyse kalmamıştı – Lippi hariç sanırım ki o da oğlu vasıtası ile ismen bu olaylara karışmış sayılabilirdi - . Bu büyük skandal aynı zamanda tüm dünyanında gündemine oturmuştu. Aşağıda bu sürece ait kimi başlıkları olayın vehametini hatırlatmak adına kronoljik olarak dökeceğim.

Bunun yanısıra İtalya ulusal takımının sakatlıklara boğuştuğunu da turnuva öncesi belirtmek lazım . Romadan Tardei ve Tommasi sakatlıkları sebebiyle kadroya alınamadı , Nesta gibi savunmamnın en önemli adamı turnuva boyunca oynayamadı , hazırlık kampinda en önemli oyuncular Totti ve Meterazzi’nin sakatlıları vardı. Ve İtalya kupaya şu karo ile katılmıştı ( Şike skandalında adı geçen takım oyuncularının sayısına dikkat edin – tam 13 önemli oyuncu - ) . Kaleciler: Gianluigi Buffon (Juventus), Angelo Peruzzi (Lazio), Marco Amelia (Livorno) / Defans: Massimo Oddo (Lazio), Cristian Zaccardo (Palermo), Marco Materazzi (Inter Milan), Andrea Barzagli (Palermo), Alessandro Nesta (AC Milan), Fabio Cannavaro (Juventus), Gianluca Zambrotta (Juventus), Fabio Grosso (Palermo)/ Ortasaha: Mauro Camoranesi (Juventus), Gennaro Gattuso (AC Milan), Andrea Pirlo (AC Milan), Simone Perrotta (Roma), Daniele De Rossi (Roma), Simone Barone (Palermo), Francesco Totti (Roma) / Forvet: :Luca Toni (Fiorentina), Alberto Gilardino (AC Milan), Filippo Inzaghi (AC Milan), Alessandro Del Piero (Juventus), Vincenzo Iaquinta (Udinese)


Üstüne üstlük ülke şike skandalı ve dava – soruştuma- ile çalkalanırken kamptaki oyuncuları da üzen başka bir haber daha moralleri bozdu . 27 Haziran’da sski milli futbolcu ve Juventus genel menajeri Pessotto’nun intihara kalkıştığı açıklandı.

Şimdi düşünün tüm bu olumsuzluklarla bir Dünya Kupası’na katılıyorsunuz ve sonunda da o kupaya uzanabiliyorsunuz . Sanırım burada ki en önemli olaylardan birisi bu ekibi yaratan Lippi ve özellikle kamplarda, sahada bu ruhu yaşatan futbolcuların kenetlenme başarısı yine sahada oynadıkları ülke futbol geleneklerine ve kültürüne uygun sağlam, sonuca odaklı ve inatçı futbollarıydı . Tabii ki bana göre tüm bu unsurlar bir an da ya da bir ya da birkaç kişinin tesadüfen bir araya gelmesiyle açıklanacak kadar basit değil.

Bana göre bütün bu engellere rağmen gelen başarı çok uzun yıllara dayanan futbol geleneğinin sağlam temellere dayanması , özgün bir futbol stilinin yaratılması , futbolun en önemli unsuru olan teknik direktör ve futbolcuların bu kültürle yoğrulmuş ve eğitilmiş olmaları, çok çekişmeli ve mücaeleci , dünya futbol pazarının en gözde liglerinden birine sahip olmaları ve olumsuluklar karşısında kenetlenme ve başarıya odaklanma konusuda onları motive eden ulusal bilince ve millet olma gücünün onları iteklemesindeki güçtür diye düşünüyorum .

Şöyle bir kıyası düşünelim , hiç beklenmediği halde 2002 ‘de ülkemiz Dünya Kupası’nda 3. olmuş ve bu sonsasyonel bir durum yaratmıştı . Aynı şey daha önceleri Hırvatistan , Belçika gibi takımlarca da tekrarlanabilmişti ve ardı maalesef gelmemişti . Bu başarıların ardındaki gerçeklerle İtalya gerçekleri ya da 2002 dünya 2. ve 2006 dünya 3. olmuş Almanya’nın gerçekleri sizce aynı mıydı ? Bu sorgu ne düşündüğüm konusunda size yanıt olabilir sanırım .

Kısacası aşağıda kronolojik süreci yer alan 2006 yazı öncesi İtalyan futbolu böyle bir kaosu yaşıyordu ve ona rağmen DÜNYA ŞAMPİYONU olabildi . Tabi bu "olabildi"nin asıl cevabı yine bana göre kronolojinin içinde de görüleceği üzeri , ülkede futbolu yönetenlerin büyük, küçük ayrımı yapmadan , ne takım, ne yönetici, ne şirket , herkese en ağır cezaları gözlerini kırpmadan verebilmiş olmalarıdır aynı zamanda .

Bu 2006-2007 futbol sezonunun ilk kriziydi İtalya için ama henüz bitmemişti , bu defa Sezon içinde ligde kriz yaşanacak ligler tatil edilecek - hatta tüm spor müsabakalarının durdurulması - ve bu büyük krizin küllerinden doğan "Anka Kuşu Milan" kare as’ın İngiliz olmayan tek ekibi olarak Britanyalıları dize getirip AVRUPA ŞAMPİYONU olacaktı...


İtalya'da ki şike skandalın kronolojisi ( 2006 Mayıs – Haziran – Temmuz )

3 Mayıs: İtalyan gazeteleri Juventus genel menajeri Luciano Moggi ile eski hakem komitesi başkanı Pierluigi Pairetto’nun dinlenen telefon konuşmalarının metinlerini yayınladı. Bu konuşmalarda 2004-2005 sezonunda bir çok maçın ayarlandığı anlaşılmaktaydı.

8 Mayıs: İtalya Futbol Federasyonu FIGC Başkanı Franco Carraro bu gelişmeler üzerine istifa etti

11 Mayıs:Aralarında Juventus, Milan, Lazio ve Fiorentina’nın da bulunduğu Serie A ve Serie B den 9 kulüp bu konuşma bantlarından sonra şüpheli kulüpler olarak ön plana çıktı. Juventus yönetim kurulu topluca istifa etti.12 Mayıs:Polis hem FIGC hem de hakem komitesi AIA’nın merkezlerini bastı. Bu aramalarda İtalyan Milli Takımı Teknik Direktörü Marcello Lippi’nin de oğlunun menajerlik şirketine bağlı oyunculara milli takımda ayrıcalık yaptığı ve bu şekilde olaylara karışmış olabileceği şüphesi doğdu.

13 Mayıs: Milli Takım kalecisi Buffon Torino savcılığı tarafından sorguya çekildi. Savcılık kendisine eski takım arkadaşları Mark Iuliaono, Enzo Maresca ve Antonio Chimenti ile birlikte illegal bahis oynadığı suçlamasını yöneltti. Bununla birlikte olaylara karıştığı saptanan hakem Massimo De Santis Dünya Kupası görevinden alındı.

16 Mayıs:Ekonomi uzmanı Guido Rossi komiser olarak federasyon başkanlığına atandı.

18 Mayıs: Vergi müfettişleri Juventus kulüp binasında arama yaptılar. Ayrıca Milli Takım kaptanı Fabio Cannavaro ile eski Juventus kulüp müdürü Antonio Giraudo’nun evleri arandı.

24 Mayıs: Torino savcısı Bruno Tinti İtalyan liglerinde oynayan 71 kulüp hesaplarını incelemeye aldı. Bu incelemelerde aralarında Juventus, Milan, Lazio ve Fiorentina’nın da bulunduğu 18 Serie A kulübünden 16’sının hesaplarında oynamalar olduğu ve vergi kaçırıldığı şüphesi ortaya çıktı. Bu 4 kulüp dışında kalan tüm kulüplerin hesaplarının araştırılması bunlara bağlı olarak hala sürmekte.

26 Mayıs: Savcılık Lippi’nin oğlunun şirket hakkında soruşturma başlattı.
3 Haziran:Savcılık Cannavaro ve Trezeguet’nin tanık olarak ifadelerini aldı.

14 Haziran: Napoli savcılığı federasyon tahkim kurulu başkanı Cesare Martellino hakkında soruşturma başlattı ve kendisini Moggi’nin Juventus lehine yaptığı baskılara boyun eğmekle suçladı. Juventus kulübünde ise yeni yönetim kurulu göreve başladı.

22 Haziran:Hakim Stefano Palazzi Juventus, Milan, Lazio ve Fiorentina ile 26 kişi hakkında dava açılmasına karar verdi. Serie A başkanı Adriano Galliano istifa etti.
27 Haziran:Eski milli futbolcu ve Juventus genel menajeri Pessotto’nun intihara kalkıştığı açıklandı.
29 Haziran:Roma’da bahis ve şike skandalı duruşması başladı.

9 Temmuz:İtalya dünya şampiyonu oldu af sesleri iyice yükselmeye başladı.

14 Temmuz:Juventus, Lazio ve Fiorentina spor mahkemesi kararı ile küme düşürüldü. Juventus’un 2005 ve 2006 şampiyonlukları geri alındı. 2005 şampiyonluğu Milan’a verilirken 2006 şampiyonluğunun verilmeyeceği açıklandı. Milan’ın 2006 sezonu için 44 puanı silindi ve ligi 12. bitirmiş sayıldı. Milan ve diğer kulüpler Avrupa Kupalarına veda etmek durumunda kaldılar. Ayrıca haklarında soruşturma açılan bir çok kişiye uzun yılları kapsayan cezalar verildi
25 Temmuz: İtalyan futbolundaki şike skandalının temyiz aşaması, Juventus, Fiorentina, Lazio ve Milan hakkında verilen cezaların ciddi oranda indirilmesiyle sonuçlandı. Fiorentina ve Lazio puan cezasıyla tekrar birinci lige yükseltilirken, Avrupa kupalarına katılma hakkını kaybeden Milan'a Şampiyonlar Ligi yolu açıldı. İkinci lige düşürülen Juventus'un puan cezası ise neredeyse yarı yarıya düşürüldü.

Başbakan Romano Prodi’nin soruşturmalara müdahale etmemesi ve desteklemesi büyük takdir gördü.

Bu cezadan sadece kulüpler değil bir çok önemli ve ünlü hakemde nasibini aldı:
Massimo De Santis 4 yıl 6 ay ceza , Paolo Dondarini 3 yıl 6 ay ceza , Pierluigi Pairetto 2 yıl 6 ay ceza , Gianluca Paparesta 3 ay ceza , Paolo Bertini ,Pasquale Rodomonti , Domenico Messina ,Gianluca Rocchi kovuldu.

Tüm bunların sonunda 2006 Dünya kupası şampiyonu İTALYA oldu . Sadece tebrik etmek gerekir , ardından da bolca ders almak .


Şeref Solmazer
12 Haziran 2007

Perşembe, Haziran 07, 2007

Avrupa'da 2006-2007 sezonu

2006-2007 Sezonu Avrupa Futbolunda Şampiyonlar
Şampiyonlar Ligi : Liverpool : 1 Milan : 2 ( Atina ) Şampiyon MİLAN
UEFA Kupası : Sevilla 2 : Espanyol :2 (uzatmalar )( Glasgow) : Normal süresi 1-1, uzatma devreleri 2-2 biten maçta, Espanyol'u penaltı atışları sonunda 5-3 yenen Sevilla, UEFA Kupası'nın sahibi oldu.

Dünya Kupası Şampiyonu : İTALYA

İtalya Şampiyonu : İnter
Fransa : Lyon
Almanya : Stutgart
İngiltere: Manchester United
İspanya : ...... ( son 2 hafta oyanıyor )
Türkiye : Fenerbahçe

Pazartesi, Haziran 04, 2007

Aforizma - Rüştü'den GS maçlarına dair

''Bizim camiamızda çok bilinen bir şey var. Toplumlar bayramları nasıl karşılarsa, camia olarak biz de Galatasaray maçlarını bayram ilan ederiz. Kazanırsak, camiamız bayram yaşayacak diye düşünürüz. 6-0'lık maç da bunlardan biriydi. Biz bunu arkadaşlarımıza iyi anlatmışız ki, 10 kişi kalmamıza rağmen, o maçı 6-0'la geçtik. Bu bir tarihtir. Camianın bayram coşkusu ve mutluluğu için oynuyoruz biz o maçları. O maç tarih sayfalarında yaşayacak.''

Pazartesi, Mayıs 14, 2007

13 Mayıs 2007 İzmir Atatürk Stadı : FB 100. Yılında 17. kez Şampiyon


Fotoğraf: Serhat

2006-2007 Türkiye Şampiyonu FENERBAHÇE












Şampiyon Fenerbahçe
İzleyenlere pek keyif vermeyen , rakiplerin birbirlerine ikramlarıyla geçen sezonu FENERBAHÇE ŞAMPİYON olarak tamamlamayı başardı.

İzmir'de Deivid , Sivas'da Gürhan

Bol keseden ikramlarla geçen sezon yine aynı şekilde sonuçlandı , şanına (!) yakışır .

Trabzon FB 'nin önünü kesmeye çalıştı , bunuda başardı 85. dk ya kadar . Bursa yılların gerginliği ile çıkılan maçta BJK'ye acımadı , Cumhur , Sinan ve Fresineanu sahneye erken çıkınca , kulaklar Sivas ellerine uzandı . Dakikalar 85'i gösterirken her iki taraftaki Fenerbahçeliler Şampiyonluk gollerini atıyordu.
Hakeden kazandı
Fenerbahçe bu şampiyonluğu rakiplerini ve tüm ligde oynanan oyunu göze alınca hakeden taraf olarak kazandı . Kötünün iyisiydi . Umarım önümüzdeki yıllarda bu seneki kadar hata ve kötü futbol olmaz .
Mutluyuz Fenerbahçeliyiz.
100. yılda gelecek şampiyonluk manevi bir haz verecekti . Bunu başarmak güzel . Emeği geçenleri kutlarken , geride kalan günleri doğru irdeleyip , ders çıkarmalarını diliyorum . Birde Denizli'ye karşı burada oynadıkları 2-2 biten maçı unutmamalarını ...

17. ŞAMPİYONLUK KUTLU OLSUN
YAŞA FENERBAHÇE !
Şeref - 14 Mayıs 2007

Salı, Mayıs 01, 2007

Şampiyonlar ligi ve UEFA Kupasında yarı finaller

Şampiyonlar Ligi
Chelsea - Liverpool ( İlk Maç 1-0) 0 -1 ( Penaltılarla ) LIVERPOOL
Manchester United - Milan ( İlk Maç 3-2) 0-3 MILAN

UEFA Kupası
Espanyol - Werder Bremen ( İlk Maç 3-0) 2-1 ESPANYOL
Ossasuna - Sevilla ( İlk Maç 1-0 ) 0-2 SEVILLA

Şampiyonlar Liginde İngiliz , Uefa'da İspanyol hegomonyası , Araya karışmış bir İtalyan ve bir Alman .. Eh Avrupa futboundaki klüpler bazında herşeyi açıklamıyor mu ?

Sonuç hakkındaki yorumum : Milan - Liverpool rövanşını bu defa MİLAN alır ...
Espanyol - Sevilla finalinide Sevilla alır diye düşünüyorum ama bunda emin değilim.


Şeref

Çarşamba, Nisan 11, 2007

Bir "baba" Fenerlinin manidar sitemi ! " Ben böyle futbol seyretmeye gitmem "

Şu yönetime ne demeli , takımdan umit kesilmiş, bari hakeme laf söleyelim tarzındalar . 90 dk. maç oynanıyor , bunlar çıkıp hakeme sataşıyor... Kardeşim sen FB'sin hakemi de yen federasyon başkanınını da yen Demirören'i de yen! Ne var ne yok yen yahu ...

Kızıyorum yöneticilere , takım fıtık ediyor izleyenleri, yandaşlarını , getirilen teknik direktör de aynen ... 60. dakikada yenilgi ( Kayserispor -FB ) sinyali veriyoruz adamda tık yok. Sonra yöneticiler çıkıp hakeme konuşuyor... Zaten her hafta Ulusoy'a olağanüstü tepkiler var tribünlerden , herkes görmüş adamın ne olduğunu düzelen birşey yok , madem saha dışındaki olaylarla baş edemiyorsun , kalmış şurada 8 hafta şu sahadaki parasını verdiğin işcilerine söz geçir...

Ne A.Y'si , ne Zico'su ne futbolcusu ... En tepkimi çeken Alex takımda ki tek tehlike , kimsenin beğenmediği Tuncay tek topla çıkan adam , Appiah gidici , Aurellio böyle giderse neden dursun ? Tek sevindiğim Serdar' ın kazanılması .

Dün maçı Bülent'in babasıyla izledik , tahmin edemiyeceğiniz kadar Fenerbahçeli . Sabri amca dedim seni maça götürelim, kombinemi vereyim sen git stadı falan gör dedim , bana çok güzel cevap verdi . " Ben böle futbol oynayan takımı izlemeye gitmem ! " dedi , "Statıda batsın "dedi .Kendimi cidden çok kötü hissettim .Tek adam mantığında yönetilen bir kulüp oldu Fenerbahçe. Kill For You protesto etti diye bilet verilmez , GFB yıllarca desteklenir sonra başındaki hapse attırılır , manyaklar deplasmana sokulup oraya kadar gitmiş taraftara saldır , akım sahada dökülür vb. birçok rezalet. Yılların Fenerbahçelisi Sabri Amca göremediğim gerçekleri sadece tek sözle ifade edetti.

" Ben böyle futbolu seyretmeye gitmem !"

Cidden artık konuşmak da, yazışmak da canımı sıkıyor, düzelen hiçbirşey yok. Keşke Sabri Amcayı maça göterebilecek bir takım olsaydı da buyazıda güzel şeyler yazsaydım ...
Emre ve Sabri Amca
Sadece FB'liler ve sadece taraftarlar

İngiliz takımları nezninde Küresel sermayenin futboldaki gövde gösterisi

Bu akşam ki UEFA Şampiyonlar Ligi PSV- Liverpol (0-3) ve B.Munih - Milan (2-2) maçları sonucunda yarı finalde Manchester United ( Roma ile ilk maç 1-2 ikinci maç 7-1 ) ve Chelsea'nin ( Valencia ile ilk maç 1-1 , ikinci maç 2-1 ) rakipleri belli olacak görünen o ki 4 takımdan üçü İngiliz olacak ( Manchester United - Chelsea - Liverpool ) . Premier Lig'in gerek ülkemizde gerek dünyada nasıl bir izleyici kitlesine sahip oldugu bunun ötesinde asıl önemli olan bu ligin tüm organizsyonlarının satışının nasıl bir gelir getirdiği ve tüm dünyaca yakından izlendiğini biliyoruz . P.L kuruluşundan buyana hergeçen gün kimlik değiştirerek aslında sadece adını ve kimliğini İngiliz olmaktan almak dışında tamamen küresel bir futbol gösterisine dönüştü ve bu hızlada devam ediyor . Şu Ş.L tablosuda bunu çok açıkça kanıtlıyor . Şu anda dünyanın en ilgi çeken ve futbol şovu olan Ş.L 4 takımın 3'ü İngiliz menşeyli(!) takımlar . Ancak bu takımlara baktığımızda inanılmaz bir küresel sermaye ve küresel futbolcu karması görmekteyiz . Manu ve Liverpool'un yeni patronları futboldan hiç anlamayan ve hoşlanmayan ama paranın global ve küresel gücünü en iyi kullanan , buna uygun dalları çok iyi keşfedip kullanan Amerikalılar . Chelsea'nın partonuda soğuk savaş dünyasında ABD'nin tek rakibi Rusya'dan meşhur Abramoviç , ki oda kapitalizmin yarattığı bir Rus sermayedar ve para babası ... Bu arada milliyetçiliklerinden ödün vermekten hoşlanmayan İngilizlerin Büyük Biritanyalı genlerine ihanet edercesine bu 3 takımda kaç adet İngiliz futbolcunun oynadığı da bir başka çarpıcı gerçek ve bizi başlıktaki ifadeye götüren sonuç olarak karşımıza çıkar . Rus ve Amerikalı partonların, içinde oyuncuların %90 'ı İngiliz olmayan oyunculardan kurulu İngiliz (!) takımlarının Ş.Liginde ki son dansı ... Alın size , küresel sermaye ,kapitalin gücü ve futbolun evrimi !
Gönüldaşlığın , kayıtsız şartsız bir kulübe ve renklere başlı taraftarlığın ve yandaşlığın sonu . Tanrı rahmet eylesin onlara . Hoş gelmiş ol yeni futbol ve taraftar yerine geçen paralı müşteriler gerçeği . NBA - F1 ve Şampiyonlar Ligi ... Her yıl hangisi iyiyse ve göze hoş gelip bize keyif veriyorsa onu destekleyeceğiz (!) ...
Yok 100 yıllıkmış yok mazisinde tarih yatarmış kimin umrunda (!) varsa yoksa keyif ve bolca tüketim ve buna hizmet edecek uygun müşteri profili olan varlıklı bir kitle ...
Tüketin, tüketin bakalım sonu nereye varacak .
Şeref
Küçük bir not : Ancak bu takımların oynadığı futbolun güzelliğine kimse laf edemez , yalnız Chealsea'den sadece iki oyuncu ya da onların maliyeti rakamlar Valencia'nın hizmetinde olsaydı sonuç sanırım bu olmazdı . Ayrıca birde seneye David Villa'yı da alırlar işi iyice bitirirler ...