Salı, Kasım 07, 2006

Fenerbahçe ve taraftarları için eşsiz bir hafta sonuydu.

Fenerbahçe ve taraftarları için eşsiz bir hafta sonuydu.

Geçen haftaki “kazanılması gereken” maçın kazanılmasının ardından eşitlenen puan durumunun bu hafta açılması ile rahatladık. Tüm rakiplerimiz puan kaybetti ve bizim, (uzun zaman sonra ilk kez) kazanmamız gereken bir maçı kazanmamızla da, çok değerli bir 3 puanı hanemize yazdırdık. Henüz oldukça ciddi saha içi problemlerimiz olmasına rağmen, 15-20 dakikalık yüksek tempo ile tüm bir maçı kotarabiliyoruz. Bunu her iki yarıda 20’şer dakikaya çıkartırsak, Turkcell Süper Ligi’nde rakibimiz olmaz. UEFA’da ise bu tempoyu biraz arttırıp dikkat ve konsantrasyonla da takviyeyle birşeyler yapabiliriz, her ne kadar bu kulvarda işimizin çok ama çok zor olduğunu düşünsem de...

Önümüzde, yedek kadroyla oynanacağı için kaybedilmesi ya da daha yüksek bir ihtimalle berabere kalınması muhtemel bir kupa maçı var. Onun hemen ertesinde ise geçen senenin ve belki de tarihimizin en dramatik maçında rakibimiz olan Denizli ile yapacağımız maç var önümüzde. Denizli’nin gittikçe yükselen, dikkat çekici bir grafiği var ve muhtemelen bizi zorlayacaklar. Geçen senenin acı bir intikamını alacağımızı düşününlere bu maçın o maç olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Daha sonrasında ise, arka arkaya 3 önemli rakibimizle oynayacağız. Bu 3 maçtan en az 6 veya 7 puan alırsak (puan kaybedeceğimiz maç Trabzon olmalı, Beşiktaş’ı ise mutlaka yenmeliyiz, lamı cimi yok), bu gemi yürür ve öncelikle ilk yarıyı çok da iyi bir yerde, muhtemelen 7-8 puan farkla lider bitirebiliriz.

Takımla ilgili bir-iki tespitim var:
- Lugano-Edu ikilisinde uyum açısından ilerleme olsa da, her an panik yapabilecek gibi duruyorlar hala gözüme. Zorlu 3 maçlık Türkiye serisinde affedilmez hataların olma ihtimali biraz geriyor beni. Bu hatalar diğer maçlarda örtbas edilebilir ama bu maçlarda pek öyle bir şans gelmeyebilir. Lugano’nun hırsı ama gereksiz paniği, Edu’nun da sakinliği ama sınırlı tekniği var. Uyumları her maç artıyor ama daha önümüzde bu özelliklerini test edebileceğimiz zorlu 10 maç var 2006 sonuna kadar.
- Önder göz kamaştırıcı oynamaya devam ediyor. Sağ bek sorununu çözdük gibi. Geçen sene Luciano ile iken daha fazla hata yapan Önder gitti, kendine (yedek kalmaktan sonra) daha çok güvenen birinci sınıf bir oyuncu geldi. Allah nazardan saklasın ...
- Kalede Volkan güven vermez halini sürdürüyor gibi. Biraz daha kalede kalıp kendine ve tribünlere güven aşılamalı...Bursa maçındaki hatası hala aklımda ...
- Appiah’taki inanılmaz düşüş durakladı gibi. Eskisi gibi olmasa da geriye dönüş sinyalleri var. Sihirli değnek (!) değmiş gibi..
- G.Antep maçının 2.yarısının 27. saniyesinde gol olması ilginçti. Gol gecikse panik oluşabilirdi takımda. İlk yarıyı seyretmedim ama seyredenler pek iç açıcı oynamadığımızı, 2. yarıda sıkıntı çekebileceğimizi iletmişlerdi ki, 2. yarı düdüğüyle beraber oluşan akında gol geldi.
- Rakiplerimizin üçünün de kötü durumda olması ve bu maçı kurtuluş+ zirveye tutunma + prestij maçı görmeleri onlar için ekstra bir motivasyon kaynağı ama bir o kadar da baskı unsuru olacak. Kaybetme lüksü onların hiçbirinde yokken, bizim böyle bir lüksümüz var. Benim tahminim, 3 maçı da kazanacağımız veya 2 galibiyet+1 beraberlik veya 1 mağlubiyet olması... Beşiktaş maçını almamız halinde çok rahatlayacağımı(zı) ve sevineceğimi(zi) söyleyebilirim ama...

Önümüzde, gerçek gücümüzü sınayacağımız, zor bir dönem var. En az hasarla, diğer takımların maçlarını da takip ederek, 2006’yı iyi bir yerde bitirebileceğimizi umut ediyor ve diliyorum...
Bülent Süren

1 Comments:

Anonymous Adsız said...

Bülent'in şu ifadesi bende yine bir ışık yaktı ... Deneysel Futbol üzerine yeni düşünceler olarak . Bülent şöyle demiş "...15-20 dakikalık yüksek tempo ile tüm bir maçı kotarabiliyoruz. Bunu her iki yarıda 20’şer dakikaya çıkartırsak, Turkcell Süper Ligi’nde rakibimiz olmaz."

EVET ŞÖYLE DİYORUM : Hep takıldığım İtalya'da her yıl yapılan aynı gecede 45'er dakikalık oynana İnter -Milan-Juve turnuvası var . Burdan esinlenerek , Bülent'in önerisine indirgeyip 20 şer dakikalık maçlar oynansın aynı gecede . Futbolu , en üst tempoda ve teknikte görmek için saha ve kurallar aynı kalmak şartıyla , belki tempoyu düşürmemek için bazı kurallarda revizyonda düşünülebilir tabi ... Tadı damakta kaln enteresan işler çıkabilir ortaya , sonuna da anlamlı bir kupa ve para ödülü de konulursa hoş olabilir .

Bunun adınada DİLENCİ FUTBOLU deriz :) Hoş olur !

11:45 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home