Çarşamba, Kasım 15, 2006

Türk Futbolunda "Yüzyılın Projesi" ve gölgesinde siyasi ve politik oyunlar ! Göze sokulan gerçekler

Geçtiğimiz hafta Türkiye spor gündemi yine olağandışı bir haraketlilikte geçti. Öncelikle kağıt üzerinde umutvar olarak adlandırılabilecek bir anlaşma ile TFF ve Milli Eğitim Bakanlığı bir protokol imzaladı . Ama imza töreni siyasetin çekişmesine kurban gitti. Yine TFF Başkanı Haluk Ulusoy hakkında açılan dava sonucu , gündem hakkında olağanüstü toplanan Kulüpler Birliğinden H.Ulusoy’a destek çıktı . UEFA ve FİFA ‘nın siyasetin futbola bulaşmaması konusunda ki hassasiyeti sanırım , futbola gözünü dişkmiş siyasi iktidarı bir nebze olsun frenliyor ...

Futbolda “Yüzyılın Projesi “ (mi ? )
Bundan aşağı yukarı 1 yıl önce yazdığım ve Birgün gazetesinde de yayınlana bir yazıda Türkiye’de futbolun kurtuluşu üzerine , sorumlu bir futbolsever olarak görüşlerimi paylaşmış, bunu aynı zamanda TFF yetkililerine de e-posta ile aktarmıştım ( yazının sonuna alıntılıyacağım ) . Bu hafta buna paralel sevindirici bir gelişme yaşandı . Ancak daha imza töreninde protokol ve imza krizi , hatta sonrasında ulusal takım teknik direktörü ve oyuncularının dahi fotoğraf çekimine katılmaması bu “ Yüzyılın Projesi” olarak isimlendirilen projenin baçaklarının kırık olduğu izlenimi veriyor . Gerçekten böyle önemli konuların siyasi ya da başka çekişmelere kurban gitmesi utanç verici !

Basındaki aktarımıyla kısaca proje : Futbol Federasyonu ile Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim kurumlarında futbolun yaygınlaştırılması ve futbol okulları kurulması çalışmaları için işbirliği protokolü düzenlenen törenle imzaladı ( 9 Kasım 2006 ) . Futbol Federasyonu ile Milli Eğitim Bakanlığı, futbolun eğitim kurumlarında yaygınlaştırılması ve futbol okulları kurulması çalışmaları için ''Yüzyılın Projesi'' adı altındaki işbirliği protokolü İstanbul'da imzalandı.

4 Aralık 2005 Tarihinde “ Birgün Gazetesinde “ yayınlanan yazımdan alıntı :
Türk Futboluna Yönelik (çözüm) Öneriler

- ( Yerel – Eğitim ) Orta öğretim kurumlarında beden eğitimi derslerinde futbol , basketbol ve voleybol gibi kitle sporu olan dalların seçmeli ders şeklinde uygulanması .Derslere beden eğitimi öğretmenleri dışında bölgesel takımlardan teknik direktörlerin eğitmen olarak katılması , takımlardan bazı sporcuların kulüpler, eğitim müdürlükleri , Beden Terbiyesi gibi resmi kurumlarla entegre edilmiş bir programla düzenli aralıklarla derslerde konuk olmaları , gençleri motive etmek ve eğitmek konusunda örnek olmaları ( NBA. oyuncularını böyle görebiliyoruz)
- (Genel – Eğitim – Uygulama ) Federasyon – Spor ,Eğitim bakanlıkları ve GSGM gibi kuruluşların ortaklaşa oluşturulacak bir çatı altında futbol yaz kampları düzenlemesi ve yaz okulları açılması. Buradaki programa kulüplerin davet edilmesi ve altyapılar için seçme seçilme şansı yaratılması. Secilecek oyuncular kaşılığı kulüplerden elde edilecek maddi kaynaklarla programların desteklenmesi . Bu kamplara birinci lig düzeyinde yada milli sporcu düzeyinde oyuncuların katılması ve çocuklara ders vermesi ( Örnek : NBA- FİBA , “Sınır tanımayan basketbol organizasyonu” vs. Basketbol federasyonu sponsorlar bularak bu konuda sanırım örnek olacak derecede somut çalımalar yaptı ve bence önemli işler başardılar . 12 Dev adam basketbol okulları vs. gibi...)
...
( Birgün 4 Aralık 2005 )


Siyasete ve Futbol Politikasına Türk usulu örnekler

TFF Başkanı Ulusoy hakkında açılan dava sonrası , AKP Hükümeti ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in konu hakkında tavrı merakla beklenirken , Süper (!) Lig Kulüpler Birliği bir araya gelerek konuyu değerlendirdi ve toplantı sonucunda 9 – 7 ( GS çekimser , FB katılmadı – davet edilmedi-) federasyona destek çıktı . Doğrusu siyasetin futbola müdahalesi gerek UEFA , gerek FIFA’nın çok önem verdiği bir konu, hatta kanıtlandığında uluslararası yaptırımlar gündeme geliyor . Bu anlamda Kulüpler Birliği’nin tavrı ve yaklaşımı önemli gibi görünsede , bunun yanı sıra çok eleştirilen , hukiki bir sürece girmiş ve hakkında dava açılmış bir kişinin de “ etik” değerlere göre halen görevde kalma çabası, isteği , hırsı ve kendine sessiz kalarak , uygunsuz yöntemlerle yandaş bulması da çok sağlıklı bir tavır ve yaklaşım olmasa gerek . Doğrusu olay ülkemizde geçince , işin içinde odaklar çok başlı olunca buradan sağlıklı ve Türk Futbolunun yararına olacak gibi görünmüyor . Bu krizin futbolumuza zarar vereceğinini düşünüyorum . Gerek siyasi iktidar gerekse de Ulusoy ve arkadaşları ellerinde büyük güç olan bu pastayı kimseye yar etmek istemeyecek kadar ağızları sulanmış hırslı ve açgözlü bir fotoğraf sergiliyorlar . FB ‘nin de bu süreçte kulüp olarak tavrı tartışmaya çok açık duruyor . Doğrusu bu olaylardaki tavrı bile Aziz Yıldırım yönetiminin bence bir basiretsizliği başarısızlığı ve megoloman yaklaşımının sonuçlarını göstermesi açısında da önemli . Çünkü belkide çok haklı olduğunuz bir durumda bile inandırıcılığınız ciddi bir erezyona uğramış oluyor.

Milli takımlara seçilen teknik direktörler ve yardımcılarında kıstaslar
Ümit Milli takımın başına Reha Kapsal’dan sonra Ünal Kahraman getirildi , ancak yardımcılığına getirilen isim oldukça tartışılır , Ümit Davala . Davala aktif futbolculuğunda “ rap” yıldızlığına , aktif sporculuk sonrası oradanda İzmir AKP teşkilatına katılım ve geçişler yaptı ... Genç takıma atanmasıda gençlere bir rol-model olarak güzel (!) bir mesaj olacak herhalde ? Davala’yı eleştiremiyorum , kişisel karalarına saygılıyım , ama yapılmaya çalışılan şeye bir sporsever olarak itirazım var. Aynı şekilde Fatih Terim'in de kendini birçok şeyin üzerinde , otorite olarak gören tavrına ve yaklaşımına olan itirazım gibi ...
Bu samimi olmayan sahtekar dünya futbol sevgisine ileride onarılamaz yaralar açmaya devam ediyor ama olay algılanamıyor bana göre , anlaşıldığında ise elimizde kalan şey maalesef bir spor türü olmayacak ...
Şeref Solmazer
15 Kasım 2006

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home