Pazartesi, Aralık 18, 2006

Arızalı Futbol Dünyasına Arızalı Bir Müdahale

Sezonun ilk yarısı sona ermiş. Bir yarı sezonu değerlendiren programlarla süslü TV lerimiz. Ne kadar çok konuşursak konuşalım bazı şeyler içten içe artık hepimizi rahatsız ediyor. Çünkü açık bir şekilde balık baştan kokmuş durumda. Bu arızalı duruma dışardan gelen müdahale ise tamamı ile arızalı ve şimdiden korkutucu.. .

Özerk (!) futbolumuzun başındaki adamın daha önce kitaplara bile konu olan kokuşmuşluğu bir sorun gerçekten ama, mafyanın ip atlama alanı haline gelmiş futbolumuzun son 10 yılında Haluk Ulusoyun dışında bir alternatif yaratılamaması daha büyük bir sorun değil mi? Özerk futbolumuz kendi kurallarını yaratmış, güçlüye tapınarak ömrünü yaşarken gelen siyasi müdahale de şu andaki durum kadar sorunlu ve esasen çok daha tehlikelidir. Haluk Ulusoy' un tasfiye yöntemi futbola ciddi bir darbe indirecek gibi görünüyor. Siyasiler müdahaleyi mümkün olduğu kadar örtülemek isteseler de olası bir Haluk Ulusoy gidişinde ciddi rol oynayacakları kesin gibi görünüyor. Bu durumda da bundan sonrasının kaos olacağını tahmin etmek kahinlik olmasa gerek.

Bundan sonrası için en iyi yolun tartışılmayacak bir ismin Genel Kurul tarafından futbolun başına getirilmesi, ota boka laf söyleyen yöneticilerin artık biraz susması, taraftarların hala anlam veremediğim kulübüne ceza aldıran fevri tavırlarından arınması ve futbol yönetiminin bir an önce kurumsallaşmasına çalışılması olduğunu düşünüyorum. Bunu sağlayacak kadrolar bütün bu kaosa rağmen fuıtbolun içinde mevcut. Haluk Ulusoy gibi kulüpler ile mesafesini ayarlayamayan bir yönetici ile olacak iş değil bu. Tribünle gelen görüldüğü gibi tribünle gidiyor. Dünün güçlü Ulusoy' u bugün her yerinden çekip çekiştiriliyor. Ancak bunu futbolun kendisi yapmalı. Siyasi müdahaleye boyun eğmeyecek, tek işi ülkede oynanan futbolun kalitesini, tribündeki seyirci sayısını ve ligin marka değerini arttırmak olacak bir yönetimi futbolun başına Genel Kurul getirmelidir. Ancak ordaki acz bu konudaki umutsuzluğu artırıyor. Emir alarak hareket eden yönetimler, belediye destekli takımlarla bu iş biraz zor ancak imkansız değil. Sonuç olarak arızalı sisteme arızalı bir müdahalenin önüne geçilmeli ve doğru müdahale futbol dünyasının kendisi tarafından bir an önce yapılmalı.

Burada lige ve futbola geçecek olursak;

Duyunca direk kanın beynime sıçramasına neden olan bir yaklaşımı terk etmek gerekiyor bence. O da Türkiye Ligi' ni yerin dibine sokma tavrı. Bugün Ömer Üründül' ünden Uğur Meleke' sinden kalemine güvendiğimiz yazarlar bile her fırsatta Türkiye Ligi' nin kalitesizliğinden, burdaki başarının önemi olmadığından dem vurmaktalar ve doğal olarak büyük ligleri övmekteler. Diğer yandan ise futbolun kalitesini arttırmak gerektiğinden bahsetmekteler. Burdaki paradoksu çözmekte zorlanıyorum açıkçası. Hem kendi ligindeki başarıyı küçümseyeceksin, hatta bana göre başarı değil diyeceksin, hem de ligin gelişmesi temennisinde bulunacaksın. Bence iki şeyi ayırmak lazım. Elbette Türkiye' de oynanan futbolun bazı sorunları var ancak bu lig şampiyonluğunu yerine dibine sokmakla sonuçlanmamalı. Bugün hiçbir İngiliz yorumcu Premier Ligde başarı önemli değil demez bence... Halbuki orda da son dönemde ciddi bir tekelleşme sorunu var. Üstelik ligimiz Avrupanın iyi liglerinden biri değil belki ama bir çok ligden de iyi durumda. Sorunları kabul edelim çözmeye çalışalım ama ligimize de sahip çıkalım. Türkiye seyircisini, sadece Avrupa macerası ile tatmine etmeye kimse çalışmamalıdır.

Ligin ilk yarısı enteresan puan kayıpları ve maçlarla geçti. 21 puan kaybeden GS lig ikincisi, geçen sene ilk yarıda 45 puan alarak sadece 6 puan kaybeden FB bu sene 37 puanla en yakın rakibinin 7 puan önünde lider. Puan barajı epey düşmüş durumda. Ortada ciddi bir sıkışıklık var ikinci yarı şampiyonluğun dışında hem UEFA için hem de küme düşmeme için ortalık yangın yerine dönecek gibi. Buna hazır olmayan bir yönetimle girilmesi durumunda ortalık toz duman demektir.

Liderin gerek futbol mantalitesi ile gerek kadro kalitesi ile sezonun ilk yarısının ikinci bölümden yani son 8,9 haftada ciddi fark yarattığını gördük. Karşı konulması zor orta saha özellikle son 5 haftadaki zorlu süreçten maksimum verimi alacak şekilde oynadı ve taraftarın da geçen seneki Denizli maçından kalan hayal kırıklığını ortadan kaldırdı bir nebze.. Avrupa' da tatmin edici bir oyun seviyesine erişildi. Her ne kadar sonuç biraz zor elde edilse de taraftar Avrupa' daki AZ eşleşmesi için umutlu. Bu döneme forvet sıkıntısı ile girilmesi sorun. Malum Kezman ve Semih cezalı. Bir tek Deivid var ve bence Deivid bu sistemin oyuncusu değil. Ara transferde ilk hedef bence forvet hattı olacaktır FB' de ve buraya benim adayım Gökhan Ünal' dır.

FB nin bence yarıştaki rakibi GS olacak yine. Son 3 sezondur amansız bir yarış sürdüren iki takımdan GS enteresan bir takım. Düşük tempoda oynayamayan, yüksek tempoda da süreklilik sağlayamayan, doğal olarak, GS' nin puan kayıplarının devam edeceğini düşünüyorum. Muhtemelen ara transfer de yapmayacaklar. Dolayısı ile GS için sorunlu bir takip olacak. Göze hoş gelen futbol artısı ile izlenmeye değer olacakları kesin ama sonuç odaklı oyunda sorunlar devam edecekmiş gibi görünüyor.

BJK de ise ciddi bir kadro kalitesi ve derinliği sorunu var ki temel nedeni yönetsel. BJK' nin açıkçası yarıştan kopacağını düşünüyorum.

Serhat

1 Comments:

Anonymous Adsız said...

Ne biçim oyun bu diye de sormak gerekir sanırım? Herkes işine geldiği için biraz da ilgi duyuyor gibi bu oyuna , işin temelinde gerçek bir futbol sevgisinin olduğunu söylemek bence zor . Hele bunu sokaktaki o adı çkça bahis olan futbol seyircilerine götürürsek pek imkansız . Bunu kendi takımları dışında hiçbir takımı ve maçı izlemeyen , kendi takımlatrının güçsüz takımlarla maçlarına ilgi göstermeyen , dünya avrupa takımlarının kırankırana maşlarını ve turnuvalarını umursamayan büyük bir yığından bahsetmek de gerekir .

Onun dışında birde yöneticiler var . İşini gücünü tüm profosyonel uğraşlarını bir kenara iterek sadece renk ve forma aşkıyla tüm mesailerini takımlarına adadıkları yalanını herdefasında arsızça söyleyen ve ona inanana yine biraz önce adı geçen güruhuda düşünmek lazım ...

Birde tüm bunları dile getirmesi gereken zincirin bir başka halkası sadece piyasa şartlarının en ucuz ürünü ne gerektiriyorsa ve en fazala kim çığırtkanlık ev gürültü yaparsa onun pirim yaptığını kanıtlayan futbol adına hiçbir üretkenlikleri olmayan asıl amacın prim ve para kazanmak ya da bastırılmış egoları tatmin etmeye yarayan basın ve medya kahramalarınıda unutmamak gerekiyor , bunlara gazeteci demek herhalde mesleğğin gerçek sahiplerine ayıp olur ...

Bu halkalar uzar gider ... Önemli olan bu çürük zincirlere güvenmeyen ve onların asla sağlam bir güven vermediğini bilenlerin ellerindeki balyozları havaya kaldırma ve hiç düşünmeden bu çürük parçaları darma dağın etmelerinin geldiğini ya da zamanı bir kenara bırakırsan bu gerekliliğin altını çizmek lazım .

Parçalayıp kırıp atmak lazım bu çürük parçaları yoksa dolandıkça etrafımızı sarıyor çürük olsada paslı yapısı ve ağırlığı ile hepimizi tetenoz edecek ve öldürecek bu hastaqlık .

Hepsi bu

12:50 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home