Perşembe, Ekim 19, 2006

Kupaperestliğimizin geldiği nokta

Denizli maçı bittiği anda sadece şampiyonluğu kaybettiğimizi sanıyorduk. Tabi o günün kızgınlığı ile Başkan gitsin diyenler, Daum gitsin diyenler sayıca fazla idi. Ancak bütün bu değerlendirmelerin, yani kızgınlıkla yapılan değerlendirmelerin ne kadar sağlıksız olduğunu zaman gösterdi...

Ben o son maçtan sonra şunu söylemiştim." Belki şampiyon olamadık ama bu ligin en iyi takımı kesinlikle Fbahçedir."

Keşke bu değerlendirmeyi kulübü yönetenler yapabilseydi. İki büyük final oynamış, 6 derbi maçında iki beraberlik ve 4 galibiyet alınmış, yönetimin hataları ve diretmeleri nedeni ile zaman zaman devamlılık kaybedilmiş de olsa, 81 puan alınmış ve kupa finali oynanmış kale çizgisinden çıkarılan bir topla kupa kaybedilmiş, bütün bunlara rağmen bir sistem hocası olan Daum gönderilmiştir. Daumu Fenerbahçe tarihinin kendi zikzakları önümüzdeki yıllarda daha iyi değerlendirecektir. Buna şüphe yok. Ancak camianın içinden bir türlü çıkamadığı "kupaperestlik" kurulan iyi takımların, çok iyi demiyorum, tasfiyesine neden olmaya devam etmektedir. Tıpkı Löw'ün takımı gibi Daum dönemi de en küçük parçasına kadar tasfiye edilmiştir.

Ve tabi ondan sonra yapılanlar... Zico saçmalığı, Tümer transferi, ve diğerleri... Her ne ise olan oldu,sezon benim için Daum gönderildiğinde bitmişti zaten. Bunu en iyi İlker Abi bilir. Yine de tahminlerimizi aşarak 10. haftaya kadar gelebilen Zico başarılıdır bence. Biz 6. hafta demiştik,bilemedik. Yani Fenerbahçe "6. haftada bu hoca gider abi " günlerine parlak bir dönüş yapmıştır. Artık bu ligde yakalanan başarılar yeterli değil diyerek Daum dönemini bir başarısızlık olarak görenlere de söyleyecek birşey bulamıyorum. Bugünün FB sini her zaman geçmişin FB si ile kıyaslayın. Asla başkalarının efsane takımları ile değil. Sorunumuz işte burda başlıyor tam da... İnişleri çıkışları ile ama daha çok çıkışları ile 20 senede Avrupada kendine yer edinen GS yi bir kenara bırakarak, kaliteli hoca, kaliteli yönetim, kaliteli oyuncu felsefesinde devamlılık sağlamadan birşey olmuyor. Çünkü biz hala emekleme dönemindeyiz ve sürekli sistematiği değişen bir tedavi yöntemi uygulandığı sürece birşey olmayacak. 3 senede mart ayında Avrupa maçı oynayan, Manu ve PSV gibi takımları sahasında yenebilen, arada bir fark da yese bir Avrupalı gibi oynamaya çalışan FB bu yolda yetersizliklerini giderme yerine, kupaperestliğin gerektirdiği körlüğün içine düşerek bütün kazanımlarını yitirmiştir...

Zico, Deivid ya da Tümer... Gerçekten maç izlerken kendilerine zerre kadar serzenişte bulunmuyorum. Kendilerinden beklentim zaten bundan fazla değildi ki...

O Denizli maçından sonra rakip tebrik edilip, iyi ve heyecanlı bir sezon olduğu şeklinde değerlendirme yapılıp, herşeye rağmen iyi bir takımımız olduğu üzerinde vurgu yapılabilseydi bugün bu Dinamo Kievi FB çok rahat elerdi. Hadi diyelim bu gruba kaldı UEFA... Eminim lider çıkardı. Tabi bütün bunlar artık spekülasyon olmaktan öteye gidemeyecek ama takımın içine girmiş olduğu yol bence böyle bir yoldu. Ufak sorunlarımızı gidermek yerine kendimize çare bulunmaz dertler yarattık 100.yılda...

Ve Tolga' nın dediği gibi, 100. yılımızda, 100 yılımızın 3 senesini dışarda bırakırsak tam da bizi anlatan bir sezon yaşayacağımızı cümle aleme gösterdik...
Serhat Aydoğmuş

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home